2011’den beri bir söylenti halinde dolaşan efsanevi
Mclaren-Honda birlikteliğinin geri döneceği haberi hafta içinde yapılan
açıklama ile kesinleşti. Mclaren 2015’den itibaren 18 yıllık Mercedes
birlikteliğini sona erdirerek Honda ile motor tedarik anlaşması yaptı.
Honda aslında Ferrari ya da Mercedes gibi anılmasa da sporun
en sadık üreticilerinden. Spora ilk girdikleri sene olan 1964’den bu yana geçen
49 senede birkaç sefer hariç sürekli oyunun içindelerdi. Dahası yol
otomobilleri üretmeye başlamalarından sadece 4 yıl sonra soluğu Formula 1’de
almaları da F1 algılarının şirketin DNA’larına işlediğinin göstergesi. Kısacası
biz F1 fanları Honda’ya spora destekleri nedeniyle müteşekkir olmalıyız.Honda 49 yıllık tarihinde bir çok başarı kazandı ancak bunlardan en çok akılda kalanı Mclaren ile oluşturulan ve bugünkü Red Bull egemenliğini solda sıfır bırakan Mclaren-Honda döneminde kazanılan başarılardı. Honda 1983’de Williams ile tekrar döndüğü sporda her yıl başarılarını artırdı ve nihayet 1987’de Piquet ile şampiyonluk kazandılar. 1988’de ise efsanevi Mclaren-Honda takımı pistlerde Senna ve Prost ile fırtına gibi esmeye başladı. 1988’de 16 yarışta 15 pole pozisyon ve 15 galibiyet kazandı takım. Kaçan o tek galibiyette de Senna tur bindirdiği bir rakibinin hatasıyla yarış dışı kaldı. 1988-1992 arasında 5 sezonda 4 şampiyonluk ve bir 2.lik kazandı takım. Kısacası müthiş bir performans gösterdi. Bugün Mclaren-Honda isimlerini yanyana gördüğümüzde heyecanlanıyorsak bunun sebebi bu altın yıllardı.
Şimdiyse Honda başarısız Bar-Honda ve Honda Racing
günlerinden sonra ara verdiği F1’e Mclaren’le tekrar dönüyor. 6 soruda bu
haberi irdeleyelim.
Honda neden spora geri döndü?
Motor üreticileri Formula 1’e sadece spor olsun diye
girmiyorlar elbette. Asıl faaliyet alanlarına F1’den, F1’e de asıl faaliyet
alanlarından know-how taşımaya çalışıyorlar. Eğer iki faaliyet kolu arasında
bir bağ yoksa bu, marka için reklam çalışmasından öteye geçemiyor. Honda 2008
sezonu sonunda F1’den çıkarken kendi adına takım olarak sadece 1 galibiyet
almıştı, o da olaylı ve yağmurlu bir Macaristan GP’sinde. Formula 1 otomobilinin tek parça anlamında en pahalı
parçası olan motor da o dönemde halen de olduğu gibi 8 silindirli motordu ve bu
Honda’nın yol araçlarında kullandığı bir teknolojı değildi.
Halbuki, 2014’de kullanılmaya başlanacak turbo şarjli V6
motoru Honda’nın zaten yıllardır ürettiği ve yol otomobillerinde kullandığı bir
motor türü. Bu anlamda teknolojiye sahipken zaten yüksek bir tanıtım gücü olan
F1’e girmemek pek de makul bir hareket olmazdı. Hele de spora tarihin en başarılı
2. takımıyla giriyorsanız buna sadece cherry on the cake denebilir.
2014’de Mclaren/Mercedes ilişkileri nasıl etkilenir?
Beklendiği kadar kötü değil, beklenmediği kadar da iyi
değil. Nasıl yani? Şöyle ki, motor üreticileri sözleşmelerinde takımlara sadece
motor vermekle yükümlü değil. Motor/aero/lastik değişkenleri birbirini
etkilediğinden bu 3 yapı birbiriyle sıkı ilişkide bulunmak durumunda. Mercedes
de Mclaren’e temel yükümlülüklerini bu çerçevede yerine getirecektir.
Beklendiği kadar kötü değil ile kastettiğim bu.
Peki beklenmediği kadar iyi değil ne demek? Uzun süreli
motor sağlama anlaşmalarında (ki Mclaren-Mercedes bunun en iyi örneğidir
günümüzde) taraflar normalde olduğundan çok daha yakın çalışırlar. Ertesi yılın
aracının temel yapısı konusunda görüş alışverişinde bulunurlar. Mclaren işte bu
fazladan özel statüyü kaybedecektir. Ancak bu gözle görülür bir etkide
bulunmaz.
Mclaren için bu bir risk mi?
Elbette spordan 5 yıl uzak kalmış bir takımın yeni bir motor
üretmesi ve ortaya çıkan bu motoru kullanmak Mclaren için bir risk. Hele de
diğer takımlar 2014’de motorları deneyip gerekli dersleri çıkardıktan ve
2015’de hataları düzeltilmiş motorlarla yarışırken. Mclaren büyük bir takım ve
Williams’ın Cosworth ile yaşadığı benzer başarısız denemenin bir benzerini
yaşamaya tahammülü olamaz. Burada muhtemelen Mclaren’İ rahatlatan konu
Honda’nın turbo şarjli V6 teknolojisinde tecrübeli olması. Kısacası bu bir risk
ancak alınmayacak bir risk değil.
Mclaren’in avantajı nelerdir?
Mclaren’in iki büyük avantajı var:
1.Motora yıllık 20 Milyon Euro ödemek yerine bunu cepte
tutmak. Tabii ki Mclaren bu riski karşılıksız almadı. Honda’nın sporun en
başarılı takımlarından biriyle dönüş yapmasının bir karşılığı vardı ve bunun da
bedava motor sağlanması olduğu düşünülüyor.2.Sadece kendisine çalışan bir motor sağlayıcısı bulmuş olmak. Hatırlarsak eğer, Honda özellikle 2008 konusunda bütçe konusunda çok bonkördü, o sezonun en yüksek harcamasını yapmıştı takıma. Benzer bir durum yaşanacaktır ve Mclaren de Honda’nın tüm kaynaklarını 2015’de kullanma lüksüne sahip olacaktır.
Eski günler geri gelir mi?
Buna imkansız demek doğru olmaz. Haber çıktıktan sonra pek
çok kişi Mclaren-Honda’nın efsanevi kırmızı beyaz renklerini, Senna yıllarını
hatırlayıp duygusallaştı. Bu çok normal. Ancak hem Mclaren, hem Honda, hem de Formula
1 çok değişti. Williams-Renault sporda yeniden buluştu ama beklenen sonuç
gelmedi. Senna soyadı F1’e tekrar döndü ama ortaya çıkan sonuç sadece eski
Senna severleri üzmeye yaradı. Yani F1 çok değişti ve nostalji araçları
hızlandırmıyor.
O yılların ezici üstünlüğünü F1’de tekrar görmek imkansız
değilse bile çok zor. FIA önce Ferrari’ye sonra Red Bull’a bu üstünlüklerini
bozacak müdahalelerde bulundu son 10 yılda.
Bu ikili pekala şampiyon olabilir. Bugün Renault motorunun Ferrari
ve Mercedes’ten daha güçlü olmadığını herkes biliyor ancak Red Bull şasisinde
Renault motoru 3 yıldır şampiyon oluyor. 2009’da Mercedes motorlu Brawn
şampiyon olurken Mclaren uzun süre süründü. Yani kısacası motor/şasi dengesinde
şasi ezici bir farkla önde. Eğer müthiş günler geri gelecekse bunu Honda’dan
çok Mclaren’den beklemek lazım.
Bir diğer konu da o yıllarda Mclaren-Honda’nın Senna ve
Prost gibi iki efsane pilotu vardı. Şu andaki Button-Perez ikilisinin ellerinde
Mclaren’in çok gelişeceğini ve ezici üstünlük kuracağını beklemek makul değil.
Mclaren’in Hamilton gibi bir pilotu tekrar bünyesine katması gerekiyor. Kim
bilir, belki bu isim Sebastian Vettel olur.
Honda’nın dönüşü spor için ne ifade ediyor?
Öncelikle daha önce de ifade ettiğim gibi Honda bu sporun
sevdalılarından ve geri dönüşleri spor için muhteşem bir haber. Hele turbo
motoru cazip bulmayan Cosworth’un gidişinden sonra F1’in 3 motor üreticisiyle
kalması kötü bir senaryo olacaktı. Honda’nın tekrardan gelmesi hem 20 Milyon
Euro’nun üzerine çıkan maliyetler nedeniyle maddi sıkıntı çekecek takımlara
ilaç gibi gelecek(çünkü Honda muhtemelen en ucuz motor tedarikçisi olacak), hem
de F1 eski bir müdavimini kazanacak.
Bir diğer Japon motor üreticisi Toyota’nın da spora tekrar
dönüşünün bu haberle tetikleneceğini
düşünüyorum. Toyota turbo şarjli V6 motor üretiyor ve bu teknolojiye sahip.
Zamanında F1’de başarı için ne kadar inat ettiklerini de biliyoruz. Onlar da
Honda’yı dikkatle takip edip spora dönüş için fırsat kollayacaklardır. Umarım
tahminim ileride doğru çıkar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder