18 Mayıs 2013 Cumartesi

6 soruda Mclaren-Honda birlikteliği


2011’den beri bir söylenti halinde dolaşan efsanevi Mclaren-Honda birlikteliğinin geri döneceği haberi hafta içinde yapılan açıklama ile kesinleşti. Mclaren 2015’den itibaren 18 yıllık Mercedes birlikteliğini sona erdirerek Honda ile motor tedarik anlaşması yaptı.
Honda aslında Ferrari ya da Mercedes gibi anılmasa da sporun en sadık üreticilerinden. Spora ilk girdikleri sene olan 1964’den bu yana geçen 49 senede birkaç sefer hariç sürekli oyunun içindelerdi. Dahası yol otomobilleri üretmeye başlamalarından sadece 4 yıl sonra soluğu Formula 1’de almaları da F1 algılarının şirketin DNA’larına işlediğinin göstergesi. Kısacası biz F1 fanları Honda’ya spora destekleri nedeniyle müteşekkir olmalıyız.

Honda 49 yıllık tarihinde bir çok başarı kazandı ancak bunlardan en çok akılda kalanı Mclaren ile oluşturulan ve bugünkü Red Bull egemenliğini solda sıfır bırakan Mclaren-Honda döneminde kazanılan başarılardı. Honda 1983’de Williams ile tekrar döndüğü sporda her yıl başarılarını artırdı ve nihayet 1987’de Piquet ile şampiyonluk kazandılar. 1988’de ise efsanevi Mclaren-Honda takımı pistlerde Senna ve Prost ile fırtına gibi esmeye başladı. 1988’de 16 yarışta 15 pole pozisyon ve 15 galibiyet kazandı takım. Kaçan o tek galibiyette de Senna tur bindirdiği bir rakibinin hatasıyla yarış dışı kaldı. 1988-1992 arasında 5 sezonda 4 şampiyonluk ve bir 2.lik kazandı takım. Kısacası müthiş bir performans gösterdi. Bugün Mclaren-Honda isimlerini yanyana gördüğümüzde heyecanlanıyorsak bunun sebebi bu altın yıllardı.

Şimdiyse Honda başarısız Bar-Honda ve Honda Racing günlerinden sonra ara verdiği F1’e Mclaren’le tekrar dönüyor. 6 soruda bu haberi irdeleyelim.
Honda neden spora geri döndü?

Motor üreticileri Formula 1’e sadece spor olsun diye girmiyorlar elbette. Asıl faaliyet alanlarına F1’den, F1’e de asıl faaliyet alanlarından know-how taşımaya çalışıyorlar. Eğer iki faaliyet kolu arasında bir bağ yoksa bu, marka için reklam çalışmasından öteye geçemiyor. Honda 2008 sezonu sonunda F1’den çıkarken kendi adına takım olarak sadece 1 galibiyet almıştı, o da olaylı ve yağmurlu bir Macaristan GP’sinde. Formula  1 otomobilinin tek parça anlamında en pahalı parçası olan motor da o dönemde halen de olduğu gibi 8 silindirli motordu ve bu Honda’nın yol araçlarında kullandığı bir teknolojı değildi.
Halbuki, 2014’de kullanılmaya başlanacak turbo şarjli V6 motoru Honda’nın zaten yıllardır ürettiği ve yol otomobillerinde kullandığı bir motor türü. Bu anlamda teknolojiye sahipken zaten yüksek bir tanıtım gücü olan F1’e girmemek pek de makul bir hareket olmazdı. Hele de spora tarihin en başarılı 2. takımıyla giriyorsanız buna sadece cherry on the cake denebilir.

2014’de Mclaren/Mercedes ilişkileri nasıl etkilenir?
Beklendiği kadar kötü değil, beklenmediği kadar da iyi değil. Nasıl yani? Şöyle ki, motor üreticileri sözleşmelerinde takımlara sadece motor vermekle yükümlü değil. Motor/aero/lastik değişkenleri birbirini etkilediğinden bu 3 yapı birbiriyle sıkı ilişkide bulunmak durumunda. Mercedes de Mclaren’e temel yükümlülüklerini bu çerçevede yerine getirecektir. Beklendiği kadar kötü değil ile kastettiğim bu.

Peki beklenmediği kadar iyi değil ne demek? Uzun süreli motor sağlama anlaşmalarında (ki Mclaren-Mercedes bunun en iyi örneğidir günümüzde) taraflar normalde olduğundan çok daha yakın çalışırlar. Ertesi yılın aracının temel yapısı konusunda görüş alışverişinde bulunurlar. Mclaren işte bu fazladan özel statüyü kaybedecektir. Ancak bu gözle görülür bir etkide bulunmaz.
Mclaren için bu bir risk mi?

Elbette spordan 5 yıl uzak kalmış bir takımın yeni bir motor üretmesi ve ortaya çıkan bu motoru kullanmak Mclaren için bir risk. Hele de diğer takımlar 2014’de motorları deneyip gerekli dersleri çıkardıktan ve 2015’de hataları düzeltilmiş motorlarla yarışırken. Mclaren büyük bir takım ve Williams’ın Cosworth ile yaşadığı benzer başarısız denemenin bir benzerini yaşamaya tahammülü olamaz. Burada muhtemelen Mclaren’İ rahatlatan konu Honda’nın turbo şarjli V6 teknolojisinde tecrübeli olması. Kısacası bu bir risk ancak alınmayacak bir risk değil.
Mclaren’in avantajı nelerdir?

Mclaren’in iki büyük avantajı var:
1.Motora yıllık 20 Milyon Euro ödemek yerine bunu cepte tutmak. Tabii ki Mclaren bu riski karşılıksız almadı. Honda’nın sporun en başarılı takımlarından biriyle dönüş yapmasının bir karşılığı vardı ve bunun da bedava motor sağlanması olduğu düşünülüyor.
2.Sadece kendisine çalışan bir motor sağlayıcısı bulmuş olmak. Hatırlarsak eğer, Honda özellikle 2008 konusunda bütçe konusunda çok bonkördü, o sezonun en yüksek harcamasını yapmıştı takıma. Benzer bir durum yaşanacaktır ve Mclaren de Honda’nın tüm kaynaklarını 2015’de kullanma lüksüne sahip olacaktır.

Eski günler geri gelir mi?
Buna imkansız demek doğru olmaz. Haber çıktıktan sonra pek çok kişi Mclaren-Honda’nın efsanevi kırmızı beyaz renklerini, Senna yıllarını hatırlayıp duygusallaştı. Bu çok normal. Ancak hem Mclaren, hem Honda, hem de Formula 1 çok değişti. Williams-Renault sporda yeniden buluştu ama beklenen sonuç gelmedi. Senna soyadı F1’e tekrar döndü ama ortaya çıkan sonuç sadece eski Senna severleri üzmeye yaradı. Yani F1 çok değişti ve nostalji araçları hızlandırmıyor.

O yılların ezici üstünlüğünü F1’de tekrar görmek imkansız değilse bile çok zor. FIA önce Ferrari’ye sonra Red Bull’a bu üstünlüklerini bozacak müdahalelerde bulundu son 10 yılda.
Bu ikili pekala şampiyon olabilir. Bugün Renault motorunun Ferrari ve Mercedes’ten daha güçlü olmadığını herkes biliyor ancak Red Bull şasisinde Renault motoru 3 yıldır şampiyon oluyor. 2009’da Mercedes motorlu Brawn şampiyon olurken Mclaren uzun süre süründü. Yani kısacası motor/şasi dengesinde şasi ezici bir farkla önde. Eğer müthiş günler geri gelecekse bunu Honda’dan çok Mclaren’den beklemek lazım.

Bir diğer konu da o yıllarda Mclaren-Honda’nın Senna ve Prost gibi iki efsane pilotu vardı. Şu andaki Button-Perez ikilisinin ellerinde Mclaren’in çok gelişeceğini ve ezici üstünlük kuracağını beklemek makul değil. Mclaren’in Hamilton gibi bir pilotu tekrar bünyesine katması gerekiyor. Kim bilir, belki bu isim Sebastian Vettel olur.

Honda’nın dönüşü spor için ne ifade ediyor?
Öncelikle daha önce de ifade ettiğim gibi Honda bu sporun sevdalılarından ve geri dönüşleri spor için muhteşem bir haber. Hele turbo motoru cazip bulmayan Cosworth’un gidişinden sonra F1’in 3 motor üreticisiyle kalması kötü bir senaryo olacaktı. Honda’nın tekrardan gelmesi hem 20 Milyon Euro’nun üzerine çıkan maliyetler nedeniyle maddi sıkıntı çekecek takımlara ilaç gibi gelecek(çünkü Honda muhtemelen en ucuz motor tedarikçisi olacak), hem de F1 eski bir müdavimini kazanacak.

Bir diğer Japon motor üreticisi Toyota’nın da spora tekrar dönüşünün  bu haberle tetikleneceğini düşünüyorum. Toyota turbo şarjli V6 motor üretiyor ve bu teknolojiye sahip. Zamanında F1’de başarı için ne kadar inat ettiklerini de biliyoruz. Onlar da Honda’yı dikkatle takip edip spora dönüş için fırsat kollayacaklardır. Umarım tahminim ileride doğru çıkar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder