31 Ağustos 2010 Salı

Red Bull ve Mercedes motoru aşkı...

Soru: Bu hafta Newey'in Renault motorunun iyi olmadığını söylemesi ve Mercedes'in yarışta ezici üstünlüğünden sonra RBR'nin seneye Mercedes motoruna geçeceği ve yenilmez bir armada olma ihtimali nedir ? Olduğunu varsayarsak diğer takımlar ne gibi önlemler alır?

Soran: kamilakar, 30 Ağustos 2010


Red Bull'un Mercedes motorunu istediği iki yıldır biliniyor. Bunun için de çalışmaya devam edecektir. Mercedes motoru 2009 ve 2010 sezonlarında maksimum sürat ve dayanıklılık anlamında Formula 1 dünyasındaki en iyi motordu. Bunu derecelerden rahatlıkla anlayabiliyoruz. Brawn GP'nin geçen yılki şampiyonluğu, Force India'nın iki sezondur uzun düzlüklere sahip Monza ve Spa'daki başarısı, Mclaren'in 2010 sezonundaki uzun düzlük barındıran pistlerdeki başarısı hep bu gerçeğin yansımalarıdır.


Aerodinamik anlamda muhteşem pakete sahip Red Bull da Mercedes motoruyla gücünü taçlandırmak istiyor. Renault motoru her ne kadar çekişte çok güçlü olsa da Mercedes motoruna göre beygir gücü açısından eksikleri olduğu sanılıyor. Motor dondurma kuralından sonra Renault'nun geri kaldığı geçen yıl anlaşılmıştı ve Renault motorunu güncellemesi için FIA'dan özel izin almıştı. Ancak yine de pek değişim olmadı. Bu yüzden Red Bull takımı bu güç kaybıyla daha fazla uğraşmak istemiyor.

Ancak Red Bull'un en büyük rakibi Mclaren de zaten çok güçlü olan Red Bull paketine Mercedes motorunun daha da güç vermesini istemiyor. Geçen yıl veto etmişti. 2011 için bunun aksini söylese de yine veto edecektir. Ayrıca ben 2010'da hayal kırıklığına uğramış ve 2011'e bel bağlamış Mercedes'in de Red Bull'a motor tedarikini gönüllü yapacağını sanmıyorum. O yüzden Red Bull'un Mercedes motoru müşterisi olma ihtimalini düşük görüyorum. Eğer geçerse de dediğin gibi yenilmez armada olacaktır. Ancak diğer takımlar bu halde kalırsa tabii...

Diğer takımlar ne yapar? Cevap basit : Ellerinden geleni! Formula 1 pist üstünde yarışmanın dışında aynı zamanda bir gelişim ve teknoloji yarışı. En iyi mühendis ve beyinlere sahip takım öne geçiyor. Diğer takımlar normalde yaptıkları hazırlıklar neyse onu yapacaklar, 2009'da Çifte Difüzör, 2010'da da F-kanal ve Egzost destekli Difüzör gibi bir buluşu 2011'de bulurlarsa Red Bull'u durdurabilirler. Eğer Adrian Newey harikalar yaratmaya devam ederse de Mercedes motorlu bir RB7'yi durdurma ihtimalleri çok azalır.

Ancak Pat Fry ile teknik kadrosunu güçlendiren ve Alonso gibi çok çalışan ve süper yetenekli pilotu olan Ferrari'nin, gelişim konusunda rakipsiz olan ve iki harika Dünya Şampiyonu pilotu olan Mclaren'in, kaynaklarını 2011'e yönelten ve Schumacher gibi bir süper yeteneğin ve araç gelişimi makinasının sahibi Mercedes'in de söyleyecek sözü olacaktır 2011'de...

29 Ağustos 2010 Pazar

Belçika GP değerlendirmesi: Zirvede yaprak dökümü...

Yaz arasından önce beş pilotun bir galibiyet puanı olan 25 puandan bile az bir puan farkıyla şampiyonluk aradığı Formula 1 2010 şampiyonasında Belçika GP'nin tamamlanmasıyla şampiyonluk adaylarından üç tanesi zirve yarışında ciddi bir yara aldı. Herhangi bir Spa yarışı normlarında geçen bol çekişmeli, olaylı ve heyecanlı yarışın sonucu start anında olanlarla hemen hemen belirlenmiş gibiydi.

Cuma günü her iki antrenmanda da en hızlı turu atarak Almanya ve Macaristan'daki güçlü görünümünü devam ettirdiği düşünülen Ferrari ve Fernando Alonso Cumartesi günü momentumunu biraz kaybetmiş göründü. Red Bull ve Mclaren Cuma gününü biraz daha stratejik geçirdi ve yağmur/yoğun yağmur lastiklerini daha dikkatli kullanmayı ve korumayı seçti. Sıralamalara geldiğimizde ise Red Bull'un hızını koruduğu ve Mclaren'in de yaz arasını çok iyi değerlendirdiği ortaya çıktı. Yağmurda Mclaren çok hızlı görünürken kuru havada da Red Bull inanılmaz hızlıydı. Ancak Mclaren kusursuz F-kanal sisteminin de yardımıyla iki çok uzun düzlüğe sahip Spa'da çok daha iyi durumdaydı.

Yağmurun etkilediği sıralamaların son seansını Webber önde tamamladı ama Hamilton da Webber kadar hızlıydı ve ikinci sırayı aldı. Spa'ya F-kanal sistemini aracına aktarmış olarak gelen Renault Kubica ile üçüncü sırayı aldı. Ferrari Massa ile 6. Alonso ile 10. olabildi. İkisinin de araçlarında net bir problem görünmüyordu, bu bana göre muhtemelen yağmur ayarları yapmaktan kaynaklandı. Eğer bugünkü yarış tamamen yağmur altında geçseydi  bu Ferrari'nin kumarını başarıya ulaştırabilirdi ama olmadı...

Start...

Startın en önemli olayı Webber'in yaşadığı patinajdı. Bu Hamilton'ı iki sebeple mutlu etti:

1.Önü açık olduğu için Webber'i kolayca geçmek,
2.Webber'in yavaş kalması nedeniyle vakit kaybeden Kubica'nın muhtemel bir "temiz taraftan kalkıp kirli taraftaki ikinci pilotu geçmesi" hamlesinin ortadan kalkması oldu.

Startın kaybeden ismi Webber ise altıncı sıraya kadar gerilemiş oldu.


Evet ilk virajı ilk dönen olmak çok önemliydi Lewis!

İlk tur sonrası daha ikinci turdan itibaren Spa'nın meşhur "kimlik bunalımı yaşayan" yağmurlarından biri başladı. Kimlik bunalımı yaşayan diyorum çünkü takımlar pite girsek mi girmesek mi ikilemini yaşadı, girmemenin doğru seçim olduğu da anlaşıldı. Ancak zaten Barrichello'nun çarpıp yarışını berbat ettiği Alonso pite girmişti ve yağmur lastiği takma kumarını oynadı. Eğer yağmur şiddetlenseydi muhtemelen herkesin pite dalmasıyla ilk 5 sırada olacaktı. Beklenen olmadı, yağmur durdu ve neredeyse kuru pistte lastiklerini bitirmek istemeyen Fernando da pite girdi.

Button startta yaşadığı temas sonrası ön kanadında bir hasarla yoluna devam ediyordu, bu esnada da önündeki Hamilton'a tur başına ortalama 1 sn zaman kaybediyordu. Arkadaşına da bu yüzden arkadakilere karşı 1 sn kazandırıyordu. Yarış dışı kaldığı 15.tura kadar da Lewis'e bu iyiliği yapmaya devam etti. Yarışın tartışmasız yıldız ismi Hamilton da bir liderin yapması gereken herşeyi kusursuz biçimde yaptı. Yumuşak lastiklerini tam 24 tur kullandı ve bu turların son ikisinde 1.51'li tur zamanları yapmayı başardı. 24 tur deyip geçmeyin, Spa'nın bir turu 7 km sürüyor, örneğin Türkiye 5.3 km, Kanada da 4.3 km. Yani Türkiye'de 31 tur Kanada'da da 38 tur gitmekle eşdeğer. Yani büyük bir iş yaptı Dünya Şampiyonu genç İngiliz pilot! Hamilton için yarışın en kritik anları yağmurun tekrar geldiği ikinci bölümdü. Takım telsizinden normal olarak yağmur yağarsa pite dalmayacakları ve pist kötüleşirse piste girecekleri söylendi.

Bu esnada da "ahmak ıslatan yağmuru" başladı. Türkçemizin güzel deyimlerinden birisi bu. Ahmak ıslatan yağmuru hafif hafif başlayan yağmurlara deniyor. Siz bu yağmur birşey yapmaz diyorsunuz, şemsiye almıyor ve yürümeye devam ediyorsunuz ama o yağmur durmuyor. Şemsiyesiz kalan "ahmakları" da bir güzel ıslatıyor. Bu yağmur da aynen öyleydi, Hamilton az kalsın ahmak gibi yarışı çakıl havuzunda ve bariyerlerde bitirecekti. Rivage'da uçacakken olgunlaştığını ve tecrübe kazandığını gösterdi, çakıla girse de bariyerlere çarpmadan kurtuldu ve pite girdi. Aklıma Çin 2007 geldi. O yarışta da takım fırsatçı davranacağım diyerek Lewis'i pite almamıştı, onun da lastikleri bitince pit girişinde çakıl havuzuna gömülmüş ve şampiyonluğu Kimi'ye hediye etmişti. Aynı hataya düşmeyince Lewis harika yarıştığı Spa'yı kazanmış oldu. 2008'de önce kazandığı sonra da elinden alınan Spa'yı 2010'da temiz bir şekilde podyumun en üst basamağında tamamlamış oldu.


Lewis üçüncü galibiyetiyle tekrar zirveye çıktı

Küçüğüm daha çok küçüğüm...

Macaristan GP değerlendirmemi okuyanlar hatırlar, Sebastian Vettel'e Sezen Aksu'dan Küçüğüm şarkısını armağan etmiştim. Genç Alman pilot o şarkıda geçen tasvire çok uyuyordu. Bugün de bunu tekrardan ispatlamış oldu. Yarışın 15.turunda yakından takip ettiği Button'a Blanchimont'da çok yaklaştı, hava koridoruna girdi. Button erken frenle iç tarafı kapatmayı seçtiğindeyse duramadı ve aracın önünü kaybedip Button'a çarptı. Button'ın radyatörünü kırdı ve yarışını berbat etti. Kendisi pite girdi ve daha sonra bu hatası için ceza aldı. Sonra piste döndü, yağmur yağınca yağmur lastiği yerine yoğun yağmur lastiği taktı, yanlış yaptığını görünce yine pite girdi ve ve ve.... Kısacası Alman pilot yanlış üstüne yanlış yaptığı Spa'yı utançla ve şampiyonluk yarışında aldığı ağır darbeyle tamamladı. Son 10 yılda şampiyonluk mücadelelerine bir bakın, bu kadar hata yapmış bir pilot daha bulamazsınız. Evet Vettel çok çok yetenekli, süper hızlı ama tecrübesiz ve çocuk... Büyüdüğü zaman şampiyonluk kazanacaktır. Hamilton'ın şampiyonluğu 1 puanla kaçırdığı 2007'de 22, ertesi sene şampiyon olduğunda 23 yaşında olduğunu hatırlatırım, Vettel 23 yaşında bu arada... Herşey yaş değil yani.

Mark Webber ayrışıyor...

Vettel'in takım arkadaşı Webber de bir şampiyonun yapması gerektiği gibi az hata yapıyor, kayıpları minimumda tutuyor ve her fırsatı değerlendiriyor. Starttaki hatası sonrası yarışı bırakmadı ve kazanamadığı yarıştan maksimum puan çıkardı. Liderden sadece 3 puan geride ve bana göre takımın desteğini de bu yarışla resmen almış oldu. Açıklanmasa da Webber bu dakikadan sonra desteklenecektir şampiyonluk için. Kalan pistlerin de Monza hariç tamamında Red Bull'un Mclaren'den hızlı olacağını düşünürsek az hata yapan bir Webber'in Abu Dabi'ye kadar yarışta olacağını ve çok güçlü bir şampiyonluk adayı olacağını söyleyebilirim. Ancak yayında da söylediğim gibi Hamilton daha güçlü bir aday. Ayrıca resmen açıklanmasa da Hamilton da Button'a göre desteklenecek pilottur Mclaren'de artık.


Sessiz ve derinden puan toplamaya devam...

Renault, Kubica ve Petrov...

Renault takımı F-kanal sistemini aracına eklediği Spa'da beklenenden çok daha hızlıydı. Gridin en soğukkanlı ve en az hata yapan pilotu Kubica'nın yönetiminde hızla ilerleyen Renault gridde kimsenin beklemediği derecede agresif davranıyor. Sene başında spordan çekileceği söylenen takımı Genii grubunun %75 hissesiyle almasından sonra takım tamamen sert bir dönüş yaptı. Renault'ya bu yüzden orta sıra takımı gözüyle bakılmaması lazım. Takım bu yıl bana göre Mercedes'i geçerek 4.olabilir ve 2011'de de üst sıraları zorlayabilir.


Kubica takımı etrafında topluyor...

Kubica'yı ısrarla bırakmak istememesi takımın ilerisi için planlarına önemli bir delil oluşturuyor. Petrov'un da hataları sonrası takımdan gönderileceği konuşuluyor. Bu konuşmalara gülüp geçiyorum. Sebebi saçma bulmam değil, aksine Petrov'un gideceğine eminim. Ama sebep performansı değil. Sene başında Petrov sponsor ve finansal kaygılar nedeniyle takıma geldi. Ancak sene içinde takımın vizyonu değişti, artık takım milyonları da akıtsa paralı pilot yerine Kubica'yı zorlayacak güçlü bir pilotu seçecektir. Bunun için de Raikkonen lafları bile geçti. Raikkonen'in geçeceğine inanmıyorum ama Sutil bir adaydır, Kobayashi de başka bir adaydır. İki pilot da Renault'ya bu hedeflerinde yardımcı olacaktır.

Ferrari ve Alonso önemli bir darbe yedi...

Ferrari için yarış iyi bir start sonrası pozitif görünüyorken önce Barrichello'nun çarpması, sonra da Alonso'nun bariyerlere çarpmasından sonra beklenmedik şekilde takım sadece Massa ile puan alabildi. Alonso da şampiyonluk hayallerine büyük ölçüde veda etti. Kendisi her ne kadar da oyun bitmedi, şampiyonluğu kovalıyorum dese de Lewis ve Webber birbirlerine çarpıp aynı anda yarış dışı kalmadığı ve o yarışı Alonso kazanmadığı sürece bu iddia kağıt üstünde kalmaktan öteye geçmeyecektir. Spa'da Ferrari beklendiği kadar hızlı olamadı. Takımın en hızlı turu Mclaren'den 1 sn, Red Bull'dan 0.7 sn daha yavaş. Mclaren'e son derece uyan Monza'da da galibiyet kovalaması çok zor. Kalan pistlerden Suzuka, Brezilya ve kısmen Abu Dabi Ferrari'ye uysa da başarı ihtimali düşük.


Olmadı bu değil mi Fernando?

Ancak Fernando Alonso inanılmaz bir yeteneğe ve hırsa sahip. Bu yüzden şansına imkansız da diyemeyiz. Takımın sezonu bırakmayacağına eminim. Bırakmak isteseler de Fernando enerjisi ve hırsıyla buna izin vermeyecektir. Scuderia Ferrari'nin evi Monza'da da gelecek bir galibiyet moralleri yerine getirebilir. Bekleyelim ve görelim...

Diğer konular...

Harika performanslarıyla anmak istediğim iki pilottan birisi Rosberg, diğeri de Sutil. Nico Rosberg 14. başladığı yarışı istikrarı ve soğukkanlılığıyla 6.sırada tamamlamayı başardı. Ayrıca bu sırayı da Kobayashi gibi agresif ve harika savunma yapan bir pilotu ve Michael Schumacher gibi bu pistin ustalarından birini peşpeşe yağmur altında geçerek elde etti.

Adrian Sutil de yine istikrarlı ve başarılı bir yarış çıkardı. Geçen yıl bu pistte pole pozisyonu alan ve galibiyet kovalayan aracının bu sene de hızlı olmasının yanında şahsi yeteneklerini de yansıttı ve 5.'lik gibi güçlü bir pozisyon elde etti. Yağmur altında geçilen son turlarda aynı aracı kullanan takım arkadaşına ortalama her turda 4-5 sn farklar attı.

Mercedes motoru bugün düzlük hızında ne derece etkili olduğunu bir kere daha ispatladı. Bu anlamda Mercedes mühendisleri takdiri hak ediyor. Red Bull'un 2011'de Mercedes motorları istemesi ve en büyük rakipleri Mclaren'in buna karşı çıkması garip bir durum değil...

Son olarak değineceğim diğer konu da yeni takımların artan dayanıklılık yüzdeleri. Lotus ve Virgin her iki pilotuyla da yarışı bitirirken HRT Senna'nın süspansiyon arızasıyla sadece Yamamoto ile finish gördü. Lotus ve Virgin'in tur zamanları birbirine çok yakındı. Yeni takımlardan sadece birisi Tv gelirlerine sahip olacak, bu yüzden yeni takımlar son yarışlara kadar çekişecekler.

Yarışın yıldızı: Lewis Hamilton
Yarışın hayal kırıklığı : Sebastian Vettel
Yarışın en heyecanlı anı: Button-Vettel kazası
Yarışın geçişi: Rosberg'in Schumacher'i geçisi
İyiler: Webber, Kubica, Massa, Sutil, Rosberg
Kötüler: Vettel

19 Ağustos 2010 Perşembe

İki soru: Adrian Newey'in kariyeri - F1'de motor sesleri

Soru: Adrian Newey gibi bir adam Mclaren'dan 2005'te neden ayrıldı ? Ya da Mclaren onu nasıl bıraktı? Konu sadece maaş mıydı? Bu sene Red Bull'dan 10 milyon Euro aldığını duydum

Soran: Emre5 , 5 Ağustos Perşembe

Newey, Jaguar zamanında da takımdan teklifler alıyordu, böylesine bir tasarım dehasına bu tarz tekliflerin gelmesi doğal. O zamanlar da ayrılmanın eşiğine gelmişti ancak Mclaren takımı onu elinde tutmayı başardı. Jaguar takımı Red Bull'a dönüştükten sonra da teklifler geldi ve bunların maddi tarafı oldukça güçlüydü.

Newey'in takımda kalmasında Ron Dennis'in rolü büyüktü. Red Bull'un henüz bir takımı yokken F1'de zaten yüklü sponsorluk anlaşmaları vardı. Dietrich Mateschitz Jaguar'ı alarak Red Bull takımına dönüştürmeye karar verdiğinde zaten yüklü bir bütçeyi gözden çıkarmıştı. Ve amacı markasına yatırım yapmaktı. Formula 1'de başarı için de Adrian Newey'i almak o zaman için Red Bull adına önemli bir adımdı. Aynen Toyota'nın Mike Gascoyne'u alarak yaptığı gibi. Söylediğin gibi yaklaşık 10 milyon Euro yıllık maaşla Red Bull takımına geçti.


Adrian Newey : Bir yüksek performans ve başarı makinası

Konu sadece maaş mıydı? Evet, konu neredeyse sadece maaştı diyebiliriz. Bu arada Red Bull takımı mevcut performanslarının hemen hemen tamamını borçlu oldukları Newey'e 2009 aracı RB5'i hediye etti. Yıllardır sporun içinde olan bu dahi adam için daha anlamlı ve harika (ve de pahalı) bir hediye olabilir miydi, varın siz karar verin...
 
Soru: Metin abi neden aynı motoru kullanan takımların sesleri farklı oluyor. Mesela 2009'da Mercedes motoru kullanan Mclaren Brawn ve Force India'nın sesleri birbirinden farklıydı. Bizim duyduğumuz bu sesleri etkileyen başka sebepler de mi var??
 
Soran: erenschumacher, 18 Ağustos Çarşamba

Motorların ürettiği güç beygir gücü ve devir açısından eşittir. Tabii ki aynı motoru kullanan takımlar için. Geçmişte Ferrari'nin motor verdiği takımlarda kullandığı motorların daha kalitesiz olduğuna dair bir söylenti vardı, özellikle 2006-2007 yıllarında. Elbette gerçekten uzak bir söylentiydi bu.

Aynı motoru kullanan takımların motor seslerinin de doğal olarak aynı olması teorik olarak beklenebilir ancak durum böyle değil. Motorun güç üretmesi, maksimum hızı, hızlanma becerisi gibi konular kendisiyle birlikte bazı detayların da güçlü ve başarılı olmasına göre değişiyor. Motora bu desteği sağlayan iki hayati organ var, fren ve vites kutusu. Takımlar da doğal olarak özelleşmiş vites kutuları ve farklı üreticilerden alınmış fren sistemleri kullanıyorlar.

Vites kutularının dayanıklılığı ve kesintisiz vites değişimi önemli olduğundan her takım kendisine özel geliştirdiği vites kutusunu kullanıyor. Dahası her pistte vites değişim zamanları ve vites aralıkları ayarlara göre değişiyor. Bu da motorun hızlanma ve yavaşlama sırasındaki seslerini doğal olarak değiştiriyor. Aynı zamanda maksimum hızda ulaşılan ses de vites kutusuyla yakından ilgili.

Frenleme de motorun seslerini değiştiren unsurlardan biri. Fren sistemlerinde farklı üreticilerle çalışılıyor. Brembo en fazla takıma fren sistemi sağlayan firma şu anda. Ferrari ile eski ve köklü bir iş ilişkisi olan İtalyan firması Brembo, Ferrari dışında 5 takıma daha fren sistemleri sağlıyor : BMW Sauber, Mercedes GP, Red Bull, Toro Rosso ve HRT. Mclaren de Akebono firmasıyla çalışıyor fren sistemleri için. Mov'it Renault'ya, AP Racing Force India'ya fren sistemleri sağlıyor. Hitco geçen Renault, Force India, Brawn, Sauber, Mclaren ve Toyota'ya karbon fren sistemi sağlıyordu. 2006 sezonunu hatırlayacak olursak Ferrari ile Renault arasındaki şampiyonluk savaşında Schumacher-Alonso, Bridgestone-Michelin, Brembo-Hitco da kendi arasında yarışıyordu.

Brembo geçmişte olduğu gibi bugün de F1'e güç katmaya devam ediyor...

Özet olarak motor aynı olsa da motoru destekleyen unsurlar takımlara özel olarak değiştiğinden motor seslerini aynı olarak duymayabiliyoruz. Motor sesi demişken Formula 1'de duymaktan inanılmaz derecede keyif aldığım iki sesi açıklamak istiyorum : Birincisi formasyon turu sırasında fren ve lastik ısıtmak için aniden hızlanan araçların çıkardığı o müthiş kükreme sesi, diğeri de starttan saniyeler önce 1.vitese geçiş sonrası duyulan harika motor homurtusu...

17 Ağustos 2010 Salı

Blogumdan sezonun ilk bölümü istatistikleri

Sezonun ilk bölümünde yarış değerlendirmelerini sizler için yapmaya çalıştım. Mücbir sebeple takip edemediğim İngiltere GP haricinde tüm yarışları değerlendirmiştim. Yarışların sonlarında yarışın yıldızı, iyiler, kötüler gibi istatistikler de veriyorum bildiğiniz gibi. Hazır sezon arasındayken bu istatistikleri bir araya getirip sezona genel bir bakış yapalım istedim.

Bakalım her kategoride kimler yer almış...

Yarışın Yıldızı: Bu başlık altında yarışı bitirme pozisyonu neresi olursa olsun yarışa damgasını vurmuş nesne neyse onu seçiyorum. Nesne diyorum çünkü bu bir pilot, bir takım ya da komiser bile olabilir. Bu başlıkta Mark Webber, Jenson Button ve Hamilton ikişer oyla zirvede. Massa, Kobayashi, Sebastian Vettel ve Ferrari takımı da birer oyla değerlendirildiler

Yarışın hayal kırıklığı : Bu başlık altında yarışta kendinden birşeyler beklendiği halde beklentileri boşa çıkaran ya da utanç verici performans sergileyen takım ya da pilotları seçiyorum. Yine burada da takım ve pilot harici şeyler de olabilir. Bu kategorinin lideri üç oyla Mercedes GP. Mercedes'in hayal kırıklığı yaratan pilotu Schumacher iki oyla ikinci sırada. Sezonun ilk bölümünde bol bol hayal kırıklığı yaşayan Sauber iki oyla ikinciliği paylaşıyor. Renault, Ferrari, Red Bull, Rosberg ve Virgin takımı da birer kere hayal kırıklığı yaşatmışlar.

Yarışın geçişi: Bu başlıkta yarışta herhangi bir yerde en cesur ve kaliteli geçişleri yapmış pilotları seçiyorum. Jenson Button, Jaime Alguersuari ve Lewis Hamilton ikişer geçişle zirvedeler. Barrichello, Kobayashi, Buemi, ve Kubica da birer geçişle onları takip ediyor.

İyiler: Bu başlıkta yarışta podyuma çıkmış ya da büyük gelişim göstermiş ya da herhangi bir sebeple iyi şekilde öne çıkmış pilot ve takımları seçiyorum. Bu kategorinin lideri tam dokuz defa seçilen Fernando Alonso. İspanyol pilot 12 yarışın dokuzunda iyiler sınıfına girerek kendini ispatladı.  Lewis Hamilton altı defa seçilerek yine başarılılardan birisi oldu. Mercedes GP'nin bu yılki yıldız pilotu Nico Rosberg beş defa iyiler grubuna girdi. Jenson Button, Robert Kubica, Sebastian Vettel ve Vitaly Petrov dörder kere bu gruba seçildi. Ferrari'nin bu sezonki mutsuz pilotu Felipe Massa üç defa iyiler grubuna girdi. Massa'nın bir defa yarışın yıldızı kategorisine girdiğini unutmayalım. Mark Webber, Michael Schumacher, Adrian Sutil, Sebastien Buemi ve Kamui Kobayashi ikişer defa, Williams ve Force India takımları, Heikki Kovalainen, Timo Glock, Nico Hulkenberg ve Pedro de la Rosa da birer kere iyiler grubuna girdiler.

Kötüler: Bu başlıkta da adı üstünde kötü performans gösteren pilot ve takımları seçtim. Bu bölümün lideri dört defa seçilen Michael Schumacher. Schumi iki defa da hayal kırıklığına seçilmişti. Schumi'yi üç defa seçilen Button takip ediyor. Son şampiyon Button'ı genellikle öne geçme hırsının yetersizliği nedeniyle kötüler grubuna seçmiştim. Jenson'ı ikişer defa ile Mercedes GP, sene başındaki istikrarsızlıklarıyla Kamui Kobayashi, HRT takımı,  Williams takımı, Force India'nın yetersiz pilotu Liuzzi, yine zaman zaman istikrarsız Webber, her durumda başarısını ispatlamayan Felipe Massa takip etti. Birer kere de bu gruba Virgin, Sauber ve Lotus takımları, Yamamoto, Vettel, Alguersuari ve Hulkenberg girdi.

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Sebastian Vettel ve şampiyonluk şansı...

Formspring'de Lusi'nin sorduğu güzel soruya uzun bir cevap verdim. Cevap o kadar uzun oldu ki, tek yazıya sığacak hale geldi, o yüzden cevabı tek başına burada yayınlamak istedim.

Soru: Sizce Vettel'in şampiyon olmasını engelleyebilecek en büyük sorun nedir? Kendi kontrol edemediği hırsı mı, Webber mi yoksa Alonso mu?

Soran: Lusif1, 8 Ağustos 2010

Cevap: Bu güzel soru için tebrikler öncelikle :) Sorunuzda da olduğu gibi Vettel'in karşısında birkaç sorun var, şampiyonluğunu engelleyebilecek. Listenize 2 adet daha madde ekliyorum ben, birisi Red Bull'un dayanıklılık problemleri, diğeri de Lewis Hamilton.

Bunları tek tek ele alalım. Kendi kontrol edemediği hırsı Vettel'in karşısında önemli bir sorun. Buna sadece hırs da demeyelim, tecrübesizlik ile hırs karışımı şeyler diyelim. Raikkonen'in ilk yıllarına çok ama çok benziyor Vettel'in gidişatı : Süper hızlı, agresif, iştahlı ve tecrübesiz. En hızlı tur çıkarmayı tereyağından kıl çekercesine kolayca yapabiliyor. Kazanmaktan başka birşey düşünmüyor, o yüzden kolayca hatalar yapabiliyor. Son yarışlarda da gördüğümüz gibi şampiyonluk adayı bir pilotun yapmaması gereken hatalar yapıyor, kuralları tam olarak bilmemek gibi. Takım arkadaşıyla didişiyor, onu geçmekten başka birşey düşünemiyor. Hırs Formula 1'de daima kolay hata yapabilmek demektir. Vettel'in de problemlerinden birisi bu.


Bu kadar kolay çökersen şampiyon olamazsın Seb...

Diğer problem Webber. Webber geçmiş yıllarda hep orta sıralarda ve düşük potansiyelli araçlarda mücadele ettiğinden kimse onun tam olarak potansiyelini bilemedi. Aslında şu andaki potansiyeli 3-4 yıl önce büyük ihtimalle yoktu. O kazanmayı zamanla öğrendi. Onu Vettel'den ayıran en önemli özellik bu, Vettel doğuştan bir süper yetenek, Toro Rosso ile Monza'da kazandığı zafer bunun en büyük göstergesi. Geçmişi önemli değil, Webber şu anda şampiyonluğun en ciddi adaylarından. Çok hızlı, soğukkanlı, kararlı ve rahat. Kaybedecek birşeyi yok. Sözünü sakınmıyor, takımın ona karşı yaptığı haksızlığı milyonlarca insanın gözü önünde yüzlerine vurdu. Bu da elini güçlendirdi. Artık sezon sonuna kadar Vettel'e karşı takım tarafından ayrımcılık görmeyeceği neredeyse kesin. Yani şampiyonluk onun avuçlarında. Webber'i hırsının şampiyonluğu çok isteyecek kadar güçlü olmadığı konusunda eleştiriyorum, bu konuda gelişim göstermezse şampiyonluk uzak bir ihtimal olacak onun için.

Bu kadar net bir şampiyonluk şansını kaçırmamalı...


Lewis Hamilton Vettel'in karşısındaki en önemli problemlerden biri. Lewis geçen yılki puan sistemine göre bakıldığında hala şampiyona lideri, yani Red Bull en hızlı araç olmasına rağmen Lewis o paketten maksimumu çıkarabilen harika bir pilot. Yalnız Mclaren önce Hockenheim'da, sonra Hungaroring'de Red Bull'un yanı sıra Ferrari'nin de gerisinde kaldı. Yaz arasını Mclaren'in nasıl değerlendireceği merak konusu, kısıtlı dönemde ne kadar önemli bir gelişim sağlayacaklar göreceğiz. Benim fikrim sezon sonuna kadar bir daha Kanada'daki kadar dominant olmayacakları yönünde. Monza Mclaren paketine tam olarak uygun bir yer, orada galibiyeti Red Bull ya da özellikle Ferrari'ye bırakırlarsa Lewis'in şampiyon olma ihtimali çok ama çok azalacak. Kısacası Lewis tarafında işler 3 yarış öncesine göre çok da parlak değil.


Mclaren Lewis'in şampiyonluğu için buradakinden de sıkı çalışmalı...

Fernando Alonso da son bir ayda Red Bull ve Vettel'in başını ağrıtan önemli ayrıntılardan biri. Geçen hafta yayında da söylemiştim, görünen o ki Ferrari kaynaklarını 2011'e yöneltmek gibi bir ihtimali aklından bile geçirmiyor, tüm kaynaklarını 2010 yılına çevirmiş durumda. Takım özellikle ön kanat konusundaki gelişimiyle eski paketine nazaran yaklaşık 0.5 sn kazanmış durumda. Gelişimine de devam ediyor. Alonso da takımın lider pilotu olarak çok avantajlı ve motive durumda. Mclaren ve Red Bull her iki sürücüsüyle de şampiyonluk kovalarken Ferrari tek pilot olarak Alonso'yu destekliyor. Bu da Alonso'nun önemli bir avantajı. Ferrari'nin hız kesmeden gelişime devam edeceğini ve Alonso'yu şampiyonluk konusunda daha da iddialı konuma getireceğini düşünüyorum.

Fernando'nun morali ve kendine güveni gayet yerinde...

Vettel'in önündeki son engel de Red Bull'un muhtemel dayanıklılık sorunları. Sebastian Vettel dayanıklılık konusunda Fernando Alonso ile birlikte sene başından beri en çok puan kaybeden pilot. Eğer bu kayıpları olmasaydı şu anda açık ara lider durumda olacaktı. Red Bull takımı her ne kadar senenin ilk çeyreğindeki kadar kötü durumda olmasa da yine de bu süper hızlı paketteki birkaç detayın başlarını ağrıtma ihtimali var. Bunlar nedir derseniz de vites kutusu, fren ve motor kaynaklı sorunlar diyebilirim (ısınma, yağ basıncı gibi..). Red Bull'un sonuca bu derece yaklaşmışken bu konuda dikkatli davranacağını ve ekstra önlem alacağını düşünüyorum, şu anda Ferrari'den ortalama 0.3-0.5 sn ve Mclaren'den de 0.5-0.7 sn önde görünüyorlar. Dayanıklılık için alınacak önlemlerle 0.2 sn kaybetseler bile yine önde olacaklardır. Bu yüzden bu sorun bana göre Vettel için son sırada geliyor.

Her iki şampiyonluğu bu grubun alması tamamen kendi ellerinde...

Netice olarak bir sıralama yapmak gerekirse bana göre Vettel'in şampiyonluğunda karşısında duran en büyük engel kendisi yani tecrübesizliği ve hırsı, sonra Webber, sonra Alonso ve Hamilton eşit, en son da dayanıklılık sorunları geliyor. Şöyle maddeleyelim:

1.Tecrübesizliği ve hırsı
2.Webber
3.Alonso & Hamilton
4.Dayanıklılık sorunları

8 Ağustos 2010 Pazar

Formspring'de F1 soruları ve cevaplarım - 1

   1.   Seneye Lotus harici yeni takımlardan kalan olur mu sizce ?
HRT'nin kalacağını düşünmüyorum, yeni bir yatırımcıyla ayakta kalmaya çalışabilir sadece, bu bile düşük ihtimal. Virgin'in kalacağını düşünüyorum, amaçları pist üstündeki PR çalışmalarıyla markalarını güçlendirmek, bu yüzden gelişimi sürdürüyorlar

Soran: kimiraikkonen99, 4 Ağustos 2010

  2.   Formula 1 neden bi tutku oluyor? Neden bir başladın mı bırakamıyorsun?

F1 içinde yüzlerce detay barındıran ve tüm detayların en doğru şekilde yerine getirilmesiyle başarı sağlanan bir spor, sadece en hızlı değil, en hızlı, en istikrarlı, en dayanıklı olan kazanıyor. F1 fanları da bu dayanıklılık, hız ve istikrar savaşını izlemekten büyük keyif alıyor, neler olacağını merak ediyor, elindekiyle yetinmiyor. Bu da tutku haline dönüşüyor. Diğer sporlarda bu devinim mevcut değil, zeka hiçbir sporda bu derece etkili değil. Tüm bunları tadan F1 fanları bir daha da uzaklaşamıyor. Uzaklaşanlar da zaten hiç bizden olmamışlar demektir...

Soran: belirsiz, 4 Ağustos 2010

  3.   Fia niye sürekli arabaları yavaşlatmaya çalışıyor? 

Bunu 5 yıl önce sorsaydın güvenlik derdim, 10 silindirli 3000 cc'lik araçlar döneminde ortalama hızlar hayli artmıştı ve güvenlik nedeniyle motor hacimleri küçültüldü. Ancak son 1-2 senedir araçlarda yapılan aerodinamik ve motor değişiklikleri çok büyük oranda finansal kaygılar ve çevrecilik düşünülerek yapılıyor. Finansal kaygılar derken küçük takımların da Formula 1'de barınması ve sporun devamı için bütçe kesintileri düşünüldü, bunun da en etkili yolunun standart aerodinamik görünüm ve yakın motor güçleriyle başarılabileceği düşünüldü. Bir de çevrecilik düşünülerek havaya daha az zehirli gaz salınması için motor hacimlerinin 1.5 lt'ye düşürülmesi gibi planlar var.

Soran: nilayyagci, 4 Ağustos 2010

4.   Esnek ön kanat tartışmaları hakkında görüşlerin nelerdir ? RBR'lerin kanadı yavaş çekimlerde gördük, resmen yere sıfır bu da yere basma gücü demek. Hızın sebebi bu olabilir mi ?
Hızın sebeplerinden birisi ve de en önemlilerinden birisi mutlaka esnek kanat ancak Red Bull'un hızı bana göre birbirini mükemmel şekilde tamamlayan birçok aerodinamik ve mekanik detayın bir araya gelmesiyle oluşuyor. Diğer takımlar şu anda bunların birçoğuna vakıf değiller. F-kanal sistemi Red Bull paketine pek uyan bir sistem değil, bu yüzden düşük ve orta downforce pistlerinde Ferrari kadar hızlılardı, hatta daha yavaş kalmaya başladılar. Spa ile birlikte o açığı da kapatacaklardır.

Özetle diğer takımlar Red Bull'un sırrını ancak sene sonunda anlayabilecekler, belki de çoğunu yine anlamayacaklar, bu da 2011'de en hızlı bir Red Bull demek!
Soran: kamilakar, 4 Ağustos 2010

5.   2009'dan itibaren devrim şeklinde değişin kurallara ne gibi tepkiler verdin ? Eski araç tasarımları mı yeni araç tasarımları mı ?


Bana göre eski araçlar daha estetik duruyorlardı, ancak yenilere de gözümüz alıştı. 1990'ların başlarındaki araçlara bakarsan şu andaki araçlara ne kadar benzediğini görebilirsin, geniş ön kanat, dar ve yüksek arka kanat gibi... Eski ya da yeni gibi net cevaplar vermek istemiyorum, ben Formula 1'in değişime ayak uydurma hızına hayranım, bu yüzden cevabım ne eski ne de yeni, yaşasın Formula 1 teknolojisi! :)

Soran: kamilakar, 4 Ağustos 2010

6.  Neden bazı takımlar geçen sene uçarken bu sene araçtaki aynı ayarları tutturamıyorlar ? Misal geçen seneki Brawn ve bu seneki Brawn.. ya da 2008 Ferrari 2009 Ferrari?
 
F1'de hızlı olmak onlarca detayın bir araya kusursuz biçimde gelmesiyle oluşuyor. Detaylardan birinde problem çıkarsa tüm paketi etkileyebiliyor. Örneğin motorun güçlü olmalı, dayanıklı olmalı, az yakıt harcamalı, çekişi güçlü olmalı... Aracın maksimum derecede downforce üretmeli, farklı pist konfigürasyonlarına adapte olabilmeli, vites kutun dayanıklı olmalı, ağırlık dağılımın optimum seviyede verimli olmalı, arka lastiklerin en yavaş aşınma yüzdesine sahip olmalı gibi....

Formula 1'de her yıl kurallarda değişiklik yapılıyor, otomobiller de bu kurallara adapte olmak durumunda kalıyor. Ve bu kurallara tüm detaylarıyla birlikte adapte olmalı ki hız açısından en önde olabilsin. Bir araç iki yıl üst üste hız açısından ciddi sorunlar yaşıyorsa bunun en önemli sebebi yeni kurallara adapte olamamasıdır.

Diyelim ki motorlar homologe edildi (gelişimi donduruldu) ve şasilerde de hiçbir değişiklik yapılmadı. Bu durumda ne olur, araçların hızı aynı mı kalır? Teorik olarak evet, ancak Formula 1 yüksek bir teknoloji olduğu için ve en dahi mühendisler bu alanda çalıştığı için sistemin izin verdiği sınırlarda innovasyonlar yapıldığında otomobil aniden hızlanabiliyor, siz de bu değişikliklerin gerisinde kalırsanız aracınız en hızlıyken yine orta sıralara düşebilirsiniz. Bu dahiyane çözümlere örnek F-duct sistemi, örneğin 2009'un çifte difüzörleri ve örneğin egzost destekli difüzörler...

Sezon içinde geriye düşme örneği de bu yıldan Mclaren'dir, 2010'un yıldızı Red Bull'u sıralamalarda yenen tek takım Mclaren Kanada'da pole pozisyon almış ve yarışta duble yapmışken şu anda Ferrari'den de geriye düştü...
 
Soran: kimiraikkonen99, 4 Ağustos 2010

7.  2005 USA GP'sinde ne olmuştu ki sadece 8 araç vardı?

8 araç yoktu, 6 araç vardı, Michelin antrenman ve sıralama seanslarında aldığı dataların ışığında yarışmanın güvensiz olduğunu ve bu lastiklerle yarışın sonuna kadar gidilemeyeceğini bildirdi. Delillerden biri Ralf Schumacher'in Cuma antrenmanlarında start-finish düzlüğüne girilirken yüksek hızda yaptığı ciddi kazaydı. Michelin böylelikle takımları uyarmış oldu.

O yüzden Michelin kullanan takımlar formasyon turu sonrası garajlarına döndüler ve start almadılar. Bridgestone kendi lastiklerinin bir problemi olmadığını ve yarışılabileceğini açıkladı. Bridgestone kullanan Ferrari, Jordan ve Minardi start aldı ve yarıştılar. 6 aracın yarıştığı bu yarışta dahi Schumacher ve Barrichello pit çıkışında az kalsın çarpışıyorlardı, takım telsizinden Barrichello'ya atak yapmamasını ve güvenli bir şekilde finish'e gelmesini söyledi.

Yarış sonunda 1.Schumacher 2.Barrichello ve 3. de ilk ve tek podyumunu kazanan Tiago Monteiro oldu. O yarış olmasaydı Ferrari o sezonu yıllar sonra yarış kazanmadan geçirecekti. 2009 sezonunda da aynı tehlikeyi yaşamıştı ancak Kimi Raikkonen dehasıyla Spa'yı kazanabilmişti.

Soran: belirsiz, 4 Ağustos 2010

8.  Vitaly'nin (Petrov) bayağı sponsoru var diyorlar. Ne bu sponsor olayı?

F1'de takımların sponsorları olduğu gibi pilotların da kişisel sponsorları oluyor. Örneğin Deutsche Vermogensberatung Schumi'nin, Red Bull Kimi'nin, Tag Heuer Kimi'nin gibi. Bir de pilotların yarıştığı takıma getirdiği sponsorlar var. Genellikle kendi ülkesinin firmaları oluyor bu. Hatırlayalım, Jason Tahincioğlu FMS takımındayken ana sponsor da Petrol Ofisi'ydi. Ana sponsor pilotun adını kullanarak kendi ülkesinde satışlarını geliştirmeye çalışır.

Petrov'un da gerek takım için gerekse kişisel sponsorları var, Rus firmalar. Ya da Rusya'da iş yapan firmalar. Renault takımının %75 haklarını elinde bulunduran firma da Rus pazarında ciddi hedefleri olan bir firma olduğundan Petrov'un takımda olması onlar için önemli.
 
Soran: belirsiz, 6 Ağustos 2010

9.  Muhtemel RBR şampiyonluğu Renault motoruna sempatizanlığı arttırır mı ? Özellikle yeni takımlarla motor pazarının çok büyük bir pazar olacağını düşünürsek.
 
Motor seçiminde şampiyonluk rol oynamaz, çünkü Renault motorunun ne kadar güçlü ve hangi alanlarda rekabetçi olduğunu motor sağlayıcılar ve müşteriler tarafından biliniyor. Renault motoru maksimum ve hız ve beygir gücü açısından Ferrari ve Mercedes motorunun gerisinde, ancak çekiş açısından yaklaşık 8 yıldır en rekabetçi motor olduğu bilinir, viraj çıkışlarında diğer motorlara göre daha avantajlıdır. Renault'nun 2005-2006 şampiyonluğunda önemli paylardan biri de bu çekiş gücüne aittir.

Motor tedariği yeni takımlar için ağırlıklı olarak fiyat açısından değerlendirilir, Cosworth de en ucuz motoru sağlayan firma. Lotus'un Renault motoruna geçmeyi istediği bilinen bir gerçek. Diğer yeni takımların da sırf Red Bull'un şampiyonluğu nedeniyle Renault motoru seçeceklerini sanmıyorum. Tek potansiyel müşteri Toro Rosso, onların da Ferrari'den memnun olduklarını düşünüyorum.

Soran: kamilakar, 7 Ağustos 2010

10.  Renault motoru güçsüz deniyor, benim anlamadığım yer speed trap'de Cumartesi günü Petrov 289.3 ile 5. kubica 288.2 ile 8. buna karşın Ferrari motoru kullanan takımlardan en üstte Pedro var o da 7. Cosworth'lu Bruno da 287.6 ile 10. Bunu açıklayabilir misin?

Maksimum hızda sadece motorun gücüne bakılmaz, aracın yüksek ve düşük downforce ayarları da önemlidir. Renault motoru sırf beygir gücü ve maksimum hız açısından bakıldığında Mercedes ve Ferrari motorunun gerisinde, ancak yarışın genelinde Renault motorlu Red Bull en hızlı araçtı.

Macaristan yarışına gelince, yarışın en yüksek hızına ulaşan pilot dediğin gibi 293.5 km/h ile Tonio Liuzzi. Liuzzi Sutil'le birlikte Cumartesi günü de en hızlı iki pilottu, 294.5 km/h ile. Yarış günü Liuzzi'nin en yüksek hızı yarışın son turlarında hafif depoyla geldi. Ayrıca Force India takımı düşük downforce pistlerinde (Silverstone, Monza, Spa..) çok hızlı görünüyor, zaman zaman 5.en hızlı takım. Macaristan'da da yarışın en hızlı bölümü start-finish düzlüğü. Düşük downforce özelliklerine sahip VJM03'ün de burada en yüksek hıza sahip araç olması doğal. Ancak bol virajlı yüksek downforce isteyen 3.sektörde yarış dışı kalan araçlar ve son 3 takım hariç en yavaş pilot da Liuzzi, sanırım bu yeterince açıklıyor herşeyi.


Soran: belirsiz, 6 Ağustos 2010

1 Ağustos 2010 Pazar

Macaristan GP değerlendirmesi: F1'de "kesin" kelimesinin yeri yoktur

Never say "never", yani asla "asla" deme... Formula 1 bu sözün sürekli doğrulandığının örnekleriyle doludur. Bugün de olduğu gibi...

Start öncesi neler söyleniyordu? Vettel ilk virajı önde geçerse yarışı rahat kazanır... Evet, ilk virajı önde geçti, ama yarışı kazanamadı. 10.turda 10 saniyenin üstünde fark yapmıştı, yarışı alır götürürdü... Alıp götüremedi. Macaristan'da geçiş olmazdı, ama oldu. Macaristan kuru havada sıkıcı geçerdi, ama geçmedi... Bunun gibi onlarca örneği yaşadık bugün, Formula 1'in yaz arasından önce Red Bull ve Ferrari için pozitif, Mclaren ve Mercedes için negatif bir yarış oldu.

Geçen yarış Hockenheim'da inanılmaz bir değişimle en önde görünen Ferrari'nin burada da hızlı olması bekleniyordu. Ancak atlanan tek detay Adrian Newey'in dehasıydı. RB6 denen canavarın yaratılmasında en büyük paya sahip Newey geriye gidiyor gibi görünen Red Bull'a yine sihirli ellerini dokundurmuştu. Hatta öyle bir dokunmuştu ki RB6 adeta deyim yerindeyse başka bir gezegenden gelmiş gibiydi. Cuma antrenmanlarından başlamak üzere aracın bir canavar olduğunu herkes anladı. Cumartesi antrenmanlarında araç ilk defa 1.19'lu turlara başladığında ikinci takım Ferrari 1.20.500 barajındaydı. Dolayısıyla da sıralamaların iki Red Bull pilotu arasında geçeceği açıktı. Arkalarından hafta sonunun 3.en hızlı pilotu Alonso'nun geleceği de açıktı. Nitekim öyle de oldu. Pole pozisyonu çok rahat alan ve son turunun son sektöründe zorlamayı bırakan Sebastian Vettel üst üste 4.pole pozisyonunu kazanmış oldu. Bu Vettel'in kariyerindeki 55 yarışta 12.pole pozisyonu oldu.

Start...

Yarış başlamadan önce normal şartlar altında Vettel'in yarışı rahatlıkla kazanması gerektiğini söylemiştim. Geçmişteki kötü startlarından da bahsetmiştim. Aslında iyi bir start aldığı da söylenemez, Alonso Vettel'i yarım araç boyu geçmişti frenlemeye gelinirken, ancak iç tarafta kalan Vettel olduğundan geçiş yapamadı. Eğer Vettel birazcık daha yavaş kalsaydı bir 2008 tekrarı izleyebilirdik, 3.sıradan liderliği elde eden bir Ferrari!

Macaristan GP startı

Ama ilk viraj sonrası Vettel-Alonso-Webber sıralaması oluştu. İlk virajda yerini kaybetmesi muhtemel Massa refleksleriyle buna izin vermedi, Hamilton 1 sıra kaybetti, Button 3 sıra kaybetti ve bu yılın yıldızlarından Kobayashi tam 7 sıra kazandı. Temiz start sonrası piste imzasını atmaya başlayan Vettel 2 tur içinde 1.26'lı turlar atmaya başladı. Webber ve Alonso'nun 1.26'yı bulması 10 tur sürdü. Bu esnada Webber Alonso'yu geçmek için büyük çaba göstermedi/gösteremedi. Pitlerde geçmeyi düşünüyordu muhtemelen, lastikleri iyiyse pite geç girecek, lastikleri kötüyse erken girecek ve her durumda da normal şartlarda Fernando'yu geçecekti, aracı buna son derece muktedirdi bugün.

Güvenlik aracı pistte

Ancak hiç hesapta yokken gelen güvenlik aracı periyodu tüm yarışın hesaplarını alt üst ettti. Büyük şansı burada da tutan Button normal pit stopunu yapar yapmaz güvenlik aracı girdi ve bu ona 3 sıra kazandırdı. Vettel'den itibaren neredeyse tüm pilotlar pitlerini bu sırada yaptılar. Hele Vettel son anda pite girdi, tehlikeli bir hareket yaparak hem de... Pite giremeseydi belki de yarışı bugün o kazanacaktı. Webber pite girmedi, çünkü aracı ultra-hızlı olduğundan ve lastikleri de iyi durumda olduğundan Alonso'ya karşı lastikleri bitene kadar fark açabileceğini düşünüyordu. Alonso'ya diyorum çünkü bu sırada hedefi ikinci sıraydı, Vettel doğal olarak kazanacaktı yarışı. Webber'e tekrar döneceğim, Vettel'e gelelim.

Vettel, süper yetenekli ama hala tecrübesiz...

Vettel pit stop sonrası güvenlik aracı arkasında "uyuduğunu" söyledi. Yani kendimde değildim dedi. Telsizle takımdan haber geleceğini düşünüp çok fazla kasmamış kendini. Güvenlik aracı ışıklarına da bakmamış. Yani tempoyu belirleyen lider Webber'i takip etmesi gereken Vettel gafil avlanmıştı, güvenlik aracının pite girdiğini gören Vettel için de artık herşey çok geçti. Webber yeterince "fark" yapmıştı. İşte o "fark" 10 araç boyundan fazla olunca sportif kuralların 40.9'uncu maddesi gereğince pitten geçme cezası aldı. Ne bu kuralın farkındaydı, ne de öndeki Webber'in uçup gittiğinin... Bir şampiyon adayına hiç yakışmayan bir hareketti bu. Basın toplantısında dahi neden ceza aldığını tam olarak bilmiyordu.


Sebastian Vettel - Yüz ifadesi herşeyi anlatıyor...

Bir başka "komik" hareketi de yarışın sonunda yaşadığı travmanın etkisiyle en hızlı tur derecesi yapmak için yavaşlamasıydı. Son tur yavaşladı, Alonso ile arasını 3.2 sn'ye çıkardı ve en hızlı tur kaydetmek için bastırdı, neticede başardı ve üst üste 2., bu sezonki 3.en hızlı turunu kaydetti. Yakın arkadaşı Kimi'ye ne kadar da benziyor Sebastian. Kimi de aynen bu şekilde 2007'deki Macaristan yarışında Lewis'in arkasında "sıkıldığını" söyleyerek son turda en hızlı turu kaydetmişti. Sebastian'a içinde bulunduğu durumu çok iyi anlattığını düşündüğüm için Sezen Aksu'dan "Küçüğüm" şarkısını armağan ederek Webber'e geçiyorum...

Küçüğüm daha çok küçüğüm bu yüzden bütün hatalarım
Övünmem bu yüzden bu yüzden kendimi özel önemli zannetmem
Küçüğüm daha çok küçüğüm bu yüzden bütün saçmalamam
Yenilmem bu yüzden bu yüzden kendime hala güvensizliğim
Ne kadar az yol almışım ne kadar az yolun başındaymışım meğer
Elimde yalandan kocaman rengârenk geçici oyuncak zaferler
Küçüğüm daha çok küçüğüm bu yüzden bütün korkularım
Gururum bu yüzden bu yüzden çocuk gibi korunmasızlığım
Küçüğüm daha çok küçüğüm bu yüzden sonsuz endişem
Savunmam bu yüzden bu yüzden bir küçük iz bırakmak için didinmem
 
Günün adamı Mark Webber

Webber 2.liği umarak başladığı stratejisini herkesi şok ederek galibiyetle noktaladı. Tam anlamıyla İngilizce deyimiyle "superb" yani mükemmel/kusursuz bir stratejide yarıştı. Güvenlik aracının çıkmasından sonra lider başladığı bölümde Alonso'ya bir pit stop mesafesi açıp pite girecekti. Bu da yaklaşık 20 sn'ydi, o bölümde Alonso'ya her tur bazen 1.5 sn, bazen 1 sn, bazen de 0.8 sn gibi farklar yaparak yarıştı.  Normalde 30 tur sonunda pite girmesi beklenirken o tam 43 tur yumuşak lastikle devam etti. Asıl etkileyici olansa lastiklerinin sadece 39.turdan itibaren kaybetmeye başlamasıydı. Galibiyeti sonuna kadar hak etti. 43.turda pitten çıktığında Alonso'nun yaklaşık 8 sn önündeydi. Ve bir derdi olmamasına rağmen yine de yarış sonuna kadar 20 sn'nin de üzerine çıkardı farkı. Hiç hesapta olmayan bir galibiyet aldı ve rakiplerinin 2'şer galibiyetine rağmen 4 galibiyetle şampiyona liderliğini ele geçirdi.


Mark Webber-Güzel bir yarış sonrası sevinmesi çok doğal...
 
Yalnız bugün yayında da söylediğim gibi Webber'i istikrarsızlığı ve hırsının yetersizliği nedeniyle eleştiriyorum. Vettel lider ve Alonso önündeyken bir çaba göstermeyen Webber, ne zamanki bir motivasyon unsuru ortaya çıktı, o zaman limitleri zorlamaya başladı. Rakiplerinin yarışın sonunda ulaştığı tur zamanlarına ufalanmış yumuşak lastikleriyle yarışın ortasında ulaşan böyle kaliteli bir pilotun bu şekilde moralsiz ve amaçsız olmasına ve değişken olmasına profesyonellik diyemem. Webber sahip olduğu potansiyelin farkında olmalı ve şampiyonluk için bastırmalı, Vettel'i destekleyen takım yönetimine rağmen...
 
Fernando Alonso ve Ferrari'de durum

Bugünkü sonuçla çok mutlu olması gereken kişilerin başında Fernando Alonso geliyor. Alonso bugün kusursuz bir yarış çıkardı. İyi startının üzerine istikrarlı tur zamanları koydu. İspanyol pilotun SC periyodu ve pit stoplar hariç attığı 67 turun 47'si bir önceki turundan daha hızlıydı. En yakın rakipleri Vettel 30 ve Webber de 32 tur bu şekilde gitti. Bu bile Alonso'nun kalitesini gösteren detaylardan biriydi. Ferrari bugün Red Bull'dan açıkça minimum 1 sn daha yavaşken tam 38 tur boyunca gözükara Vettel'i arkasında tutmayı başardı.


Alonso Vettel'i uzun süre arkasında tutmayı başardı
 
Yarış sonrasında da ifade ettiği gibi olması gereken yeri 3.'lükken aldığı 2.'lik çok değerliydi. Hesapta olmayan puanlar açısından Hockenheim'daki ekstra 7 puan ve buradaki 3 puanla toplam 10 puan daha fark kapatabildi. Hamilton'ın da vites kutusu arızası nedeniyle muhtemel bir 12 puandan olmasıyla bir anda İngiliz pilotla arasındaki farkı 34'den 16'ya düşürdü. Artık şampiyona lideriyle arasında 34 değil 20, en ciddi rakipleri Hamilton'la 16 ve Vettel'le 10 puan fark kaldı. İyi değerlendirilecek bir yaz arası sonrası bu farkın daha da kapanacağını öngörüyorum ben. Massa'ya 44 puan açmasıyla da artık legal bir 1.pilotluk durumu oluşacaktır. Bugün yayında da söylediğim gibi Ferrari ve Alonso için işler bence gayet yolunda. Tabii ki diğer pistlerde farkın buradaki kadar çok olmayacağını düşünerek bunu söylüyorum. Fark böyle kalırsa Red Bull her iki klasmanda da şampiyon olacaktır.

Fernando Alonso

Ferrari'nin bir diğer yumuşak karnı motor sayısı sorunu. Alonso ve Massa'nın 2 motoru kaldı, kalan 6 yarış için. Bunlar içinde Monza, Spa, Suzuka gibi motor zorlayan yarışlar da var. Alonso son 2 yarışta motor sorunuyla karşılaşırsa bu yüzden geriye düşmek zorunda kalabilir.
 
Mclaren cephesinde hüzün var

Mclaren bugün her iki pilotuyla da çok ciddi puanlar kaybetti. Hesapta olmayan bir dayanıklılık sorunu, Button'ın kötü startı İngiliz takım için bugünü yeterince felaket haline getirdi. Yaz arası deyip duruyoruz ama ben Mclaren ekibinin hiç de yaz arası yapacağını sanmıyorum, pilotlar hariç tüm ekip iş başında olacaktır, pilotların da sadece 10 gün tatil yapacağını sanıyorum, takım bu durumu kabullenmeyecektir.

Bu arada bugün Hamilton yarış dışı kaldığı ana kadar süper bir yarış çıkardı. Önce Petrov'u zor da olsa geride bıraktı, daha sonra doğal olarak yavaş kalacağı sanılırken Ferrari ile eşit tur zamanları çıkardı. Eğer devam etseydi bana göre Vettel'i de geçerek podyumda olurdu. Button için çok da yorum yapmaya gerek yok, utanması gereken bu yarışı acilen unutmalı ve hala şampiyonluk yarışında olduğunun, liderden sadece 14 puan geride olduğunun ve Alonso'yu geride tuttuğunun farkında olmalı.
 
Vitaly Petrov günündeydi...

Bugünün yıldızlarından birisi de Petrov'du. Startta 2 sıra kazandıktan sonra Lewis'e geçilse de tur zamanları ve istikrarı etkileyiciydi. Takım arkadaşı Kubica 13.turda 1.27'li tur zamanlarına ulaşırken Petrov 6.turundan itibaren bu zamanları yapmaya başladı. Yarış içerisinde stresten uzak şekilde soğukkanlı yarıştı. Kariyerinin en iyi pozisyonunda yarışı bitirmeyi başardı. Hafta ortasında yaptığı şu açıklamayı her ne kadar saçma ve F1'e yakışmaz bulsam da bu yarıştaki performansıyla takımdan birkaç yarışlık kredi aldığı kesin. "Onlardan sadece bana zaman vermelerini istiyorum. Benim için zaman önemli çünkü GP2'de yarışırken yeterince hızlı olmam için üç yıla ihtiyacım oldu." Formula 1'de Renault gibi köklü ve 4 yıl önce çifte şampiyon olmuş bir takımın sürücüsü bu şekilde bir talepte bulunmamalı. F1 GP2 değil, sürücüler de daha yüksek kalitede olmalı. Ancak ne yazık ki sponsorlar ve maddi konular da pilot seçiminde rol oynuyor...
 
Schumi/Rubens kapışması

Schumacher-Barrichello konusu yeterince işleniyor, üstüne çok yorum yapmaya gerek görmüyorum, sadece Schumi'nin aynı Schumi olduğu kesin, Rubens'i duvara sıkıştırırken "ona yeterince boş alan bıraktığını" söylemesi, "beni geçmek isteyen bunun için zorlamalı" demesi, egosunun hala son derece yerinde olduğunu gösteriyor.  Ben Schumi'siz F1'in heyecan anlamında yetersiz olduğunu düşünüyorum, 2011'de formunu bulsa da yarışlarda onu önlerde görmeye başlasak iyi olacak, seyir zevki açısından. Bugün gridde Rubens'in gösterdiği o cesareti gösterecek başka bir pilot yoktu, çünkü kimse Rubens'in Michael'e karşı motivasyonuna sahip değildi, o yüzden o da yıllarca hatırlanacak bir tablo izletti bize. Rubens'e sadece koca bir "helal olsun" demek lazım. Schumi yarış sonrası Spa için 10 sıra grid cezası aldı, olması gereken de bir cezaydı.


Schumi Rubens'i sıkıştırıyor
 
Diğer...

Renault bugün 10 puan fark kapattı Mercedes'e karşı, ilerleyen yarışlarda 4.sıra hedefi için daha da bastıracaklardır. Şampiyonluk haricinde bir de 4.sıra çekişmesi olması bana göre F1 fanları için çok pozitif bir durum. Güzel yarışlar bizi bekliyor.


Kamui Kobayashi
 
Bugünün bir diğer yıldızı adamım Kobayashi'ydi. Öncelikle aldığı harika start, sonrasında tutarlı bir sürüş ve 23.sıradan başlayarak alınmış altın değerinde 2 puan... Bravo Koba! Yine bugün ilk puanlarını alan De la Rosa, çok iyi bir yarış çıkaran Hulkenberg alkışlanması gereken diğer isimlerdi.
 
Lotus'un başarısı

Yarış değerlendirmelerinde yeni takımlar için mutlaka bir paragraf ayırıyorum. Lotus pilotları bugün HRT'den Yamamoto ve Virgin'den Di Grassi'ye tur bindirdiler. Yeni takımın yeni takıma tur bindirmesinin ne demek olduğunu F1'i takip eden sizler çok iyi biliyorsunuz. Her anlamda oturmuş takım izlenimi veren Lotus'un bu performansı takdire şayan. Kovalainen ve Trulli bugün yarışın son 20 turunda 10'un üzerinde 1.27'li turlar attılar, diğer takımlar bu dereceye yaklaşamadılar. Tv gelirlerinden yenilerden bir takımın yararlanacağını düşünürsek Lotus bu anlamda büyük bir iş yaptı bile. Bu arada yanılmıyorsam bugün ilk defa yeni takımların tüm pilotları aynı yarışta finish görmüş oldular.
 
Okay Karacan "Mclarenci" mi?

Bitirirken sizlerden gelen Trt ve Okay Karacan Mclaren'i destekliyor eleştirileriyle ilgili bir açıklama yapmak istiyorum. Gerçi Okay Karacan bugün yayında da açıkladı ama Mclaren'in ekrana çok sık gelmesi tamamen takımın açıklık politikasıyla ilgili. Dilara Gönder ve Erbatur Ergenekon sizlere takımların halkla ilişkiler ve teknik taraflarını tanıtmak isterlerken Mclaren'den daha fazla destek görüyorlar. Ferrari bu anlamda kapalı kalıyor, eskiden de olduğu gibi. Bu yüzden Mclaren daha fazla ekrana geliyor. Okay Karacan'ın Mclaren taraftarı olmadığını samimi olarak buradan tekrar söylemek istiyorum. Bugün sizden gelen geri bildirimler doğrultusunda da Ferrari Halkla İlişkiler bölümüne bu kapalılık politikasının Mclaren'e karşı izleyicilerin olumsuz tepkilerine neden olduğu konusunda bir mesaj gönderilebileceğini de konuştuk.
 
Son olarak desteğiniz ve olumlu geri bildirimleriniz için kendi adıma sizlere tekrar teşekkür ediyorum. Spa ile F1 heyecanı devam edecek. Ben Formula 1'in yaz arasında ele almayı düşündüğüm konuları buradan yazmaya devam edeceğim. Sorularınız olursa buradan, twitter'dan ve formspring.me/metinmete adresinden ulaşabilirsiniz, seve seve cevaplarım. Herkese sevgiler...
 
Yarışın yıldızı: Mark Webber
Yarışın hayal kırıklığı : Renault-Mercedes takımları
Yarışın en heyecanlı anı: Barrichello-Schumacher kapışması
Yarışın geçişi: Barrichello'nun Schumacher'i geçişi
İyiler: Alonso, Petrov, Hulkenberg, De la Rosa, Kobayashi
Kötüler: Schumacher, Vettel, Button