14 Eylül 2016 Çarşamba

F1'de genç pilotlar nasıl yetişiyor?

Formula 1’de “en genç” rekorlarının son 15 yılda ardı ardına kırılması bir tesadüf değil. F1’in yarış galipleri ya da şampiyonları 1950’lerde 40-50 yaşlarda iken günümüzde 30’lu yaşlardaki pilotlar bile gençlerle rekabette zorlanıyor. Yarış kazanma yaşı 18’e kadar düştü ve F1’in kapısında bekleyen onlarca çok yetenekli pilot adayı var. Peki, bu değişim nasıl oldu?

Eskiden yani 1990’lar da dâhil olmak üzere F1’in ilk 50 yılında pilotlar çok zorlu bir süreçten geçerlerdi. Bütçesi olan, destek bulanlar bir şekilde kendi imkânlarıyla alt serilerde yarışır, başarılı olanlar İngiltere’ye gelir, binbir zorlukla ulaşabildikleri takım patronlarına kendilerini reklam ederler ve doğru zaman/doğru mekân ikilisini tutturanlar öne çıkardı. Gilles Villeneuve’ün F1’e giriş hikâyesi bunun en güzel örneklerinden birisi. Evini ve arabasını, kısacası tüm mal varlığını satıp alt serilerde yarışan yetenekli Kanadalı Mclaren tarafından keşfedilmese belki tarihin tozlu sayfalarında kalacaktı. Rush filmini izleyenler de Lauda’nın yarışmak için nasıl zorladığını hatırlar.

2000’li yıllara girdiğimizde takımlar uyanmaya başladı, zira rekabetin kuralları değişmeye başladı. Yetenekli pilotları transfer etmek için savaş yapmak yerine kendi pilotlarını kendileri yetiştirmeye başladılar. Yazıda bu geliştirme programlarını tanıyacağız ve içlerine dâhil olmak isteyenlerin yapmaları gerekenleri anlatacağız.

Genç sürücü programlarının en meşhuru ve en dinamik olanı Red Bull’a ait. 2000’li yılların başında başlayan bu programın elinden onlarca pilot geçti. Çeşitli serilerde onlarca pilotu destekleyen ve onlara yatırım yapan Red Bull bu akademiden Sebastian Vettel’i çıkardı ve kazandığı 4 şampiyonlukla akademinin tüm masraflarını kat kat çıkardı. Sahip olduğu iki takımda Mark Webber hariç (o Jaguar zamanında takımdaydı) tüm pilotlarını akademi üyelerinden seçtiler ve sadece başarılı olanları takımlarda tuttular. Onlarca pilotun yine onlarcası F1’in çöplüğüne gönderildiler tartışmalı biçimde. Red Bull Genç Sürücü Akademisi halen aktif biçimde yetenekleri tarıyor ve gelecek gördüklerine yatırım yapıyor.

Red Bull kadar bu konuda eski ve başarılı bir diğer takım bu yolla bir dünya şampiyonu çıkaran Mclaren. Lewis Hamilton’ı henüz daha çocukken keşfedip yatırım yapan ve yetiştiren Mclaren gerekli zamanda koltuk vermekten çekinmedi ve ilk senesinde şampiyonluğu kıl payı kaçırdı. O sene Alonso takımda olmasa Hamilton en genç şampiyon ve ilk senesinde bunu başarmış bir isim olacaktı. Mclaren Stoffel Vandoorne ve Nick de Vries gibi iki değerli ismi akademisinde tutuyor şu anda.

Bu işe geç başladığı halde doğru isimlere yatırım yapan bir takım da Mercedes. Takıma Wolff ve Niki Lauda katıldıktan sonra bu işte iyice agresif yatırım yapmaya başladılar. Özellikle Wolff genç pilotlar konusunda çok hassas. Takımın daha birkaç yıl öncesine kadar diğer takımlar gibi doğru yapılanmış bir programı yoktu. İlk ciddi işleri Pascal Wehrlein 2014’de programa katıldı. Ondan hemen sonra da Esteban Ocon’u Lotus’un programından devşirdi Alman takım ve genelde pilotlarını DTM’de yarıştırıp tecrübe kazandırmayı tercih ediyor. Mercedes Ocon gibi Max Verstappen’e de kancayı taktı ama Red Bull bu konuda uyanık davrandı. Mercedes’in son hedefi Vandoorne oldu ancak burada da Mclaren erken uyandı ve pilotunu Mercedes’in elinden kurtardı.

Her takım Mercedes gibi maharetli değil bu konuda. Ferrari Genç Sürücü Akademisi konusunda çok iyi bir tarihçeye sahip olamadı. İtalyan takım tarihsel olarak tecrübesiz pilotlarla yarışmadığı için akademi pilotlarına çok ümit veremedi. Seçtiği pilotlar ya çok başarılı olamadılar, ya da diğer takımlar tarafından ikna edildiler. Sergio Perez buna güzel bir örnek. Takım en iyi senesinde Mclaren’e kaptırdı Meksikalıyı. Son güncel örnek de Lance Stroll. Kanadalı genç pilot Ferrari programına çocuk yaşta dâhil edilip yıllarca yetiştirildi ancak Williams’ın teklifini daha cazip buldu ve ayrıldı. Jules Bianchi akademinin belki de en başarılı mezunu olacaktı, ancak ona da kader engel oldu. Ferrari şimdilerde başarısızlıklar üzerine akademiyi yeniden yapılandırdı ve başına tecrübeli Massimo Rivola’yı geçirdi.

Peki, bu programlarda neler yapılıyor? Genç pilot akademileri oldukça pahalı işler aslında. Pilotlar keşfedildikten sonra onlarla kontrat yapılıyor. Bu kontratlarda yıllar içinde alacakları eğitimler, simülatör programları, PR işleri, girecekleri seriler yazılıyor, hepsine eksiksiz katılmaları isteniyor, özel hayata dikkat maddesi konuyor, tabii başka takımla sözleşme yapamayacakları da vurgulanıyor. Kimseye koltuk garantisi verilmiyor. Ayrıca programdan çıkış şartları da açıkça yazılıyor. Pilotun bu program sırasında yapacağı tüm harcamalar karşılanıyor.

Yarış pilotluğu oldukça yüksek fiziksel güç ve dayanıklılık gerektirdiğinden öncelikle uzman doktor ve fizyoterapistler nezaretinde fiziksel gelişime önem veriliyor. Antrenman programları belirleniyor, onlara uymaları bekleniyor. Pilotların bir diğer ihtiyacı mental hazırlık ve dayanıklılık olduğundan bu alanda da pilotlara uzmanlar eşliğinde eğitimler veriliyor. Sürücülerin stresle başa çıkma, heyecanı kontrol altına alma, refleks seviyeleri, duyguları kontrol gibi konularda başarılı olmaları için gerekli çalışmalar yapılıyor.

Diğer bir alan sürücülerin kültürel seviyelerini artırmak, ikili ilişkilerde başarılı olmalarını sağlamak. Bunun içerisinde adayın İngilizce seviyesi yetersizse onu güçlendirmek de var, davranış problemleri varsa (içine kapanıklık, agresiflik, çekingenlik) onu düzeltmeye çalışmak da var. Ayrıca dünyadaki son gelişmeleri, ülkelerin kültürel farkları, farklı kültüre adaptasyon önerileri de anlatılıyor.

Ve en önemlisi tabii ki teknik beceri çalışmaları, yani simülatör ve sürüş tekniği çalışmaları. Bu çalışmalarda araçtaki ayar değişikliklerinin sürüşe etkilerini, pistin yüzeyi ve şekline göre sürüşün değiştirilmesi, mühendislerle çalışma adabı ve yolları ve de tabii ki doğru frenleme, gaza basış tekniği, vites yönetimi ve direksiyon hareketlerinin yönetimi gibi çok önemli konular öğretiliyor. Temel olarak simülatör kullanılıyor, adayın eş zamanlı olarak bir seride yarışması sağlanıyor.

Yazıyı okuyan çoğu arkadaşımızın biz bu programlara nasıl dahil olabiliriz dediğini biliyorum. O yüzden bu konuya da değinmek istiyorum. Modern dönemdeki F1 pilotları (eskiler de öyleydi) çok küçük yaşta karting yaparak başlıyorlar. Burada kayda değer başarılar sağladıktan sonra bu gelişim programlarına dahil oluyorlar. Eğer bir karting geçmişiniz yoksa ve bu yazıyı okuyabilecek yaşa geldiyseniz tren artık kaçmış demektir. Yine de çok çok yetenekli olduğunuzu düşünüyorsanız İngiltere’de herkesin bildiği Thruxton Kart pisti ya da Capital Kart gibi pistlerin değişik konfigürasyonlarında veya mesela Ferrari’nin Fiorano pistinde yol araçlarıyla kendinizi test edip örneğin pist rekoru kırabilirseniz bununla en azından 1 yıl yaşınıza uygun bir kart takımına başvurabilir ve yarışabilirsiniz. O 1 yılda kendiniz maddi destek bulmak durumundasınız bunu unutmayın. 1 yılın sonunda şampiyonada ilk 3’e girerseniz bu CV ile Genç sürücü akademilerine başvurabilirsiniz.

Geçmişinizde kart tecrübeniz varsa ve başarınız da varsa yine bir kart takımına başvurup uluslararası serilerde bir yıl yarışmanız ve iyi bir derece almanız durumunda bununla genç sürücü programlarına başvurmanızı öneririm. Playstation’da pist rekorları kırarak bu iş olmuyor, o karta bineceksiniz arkadaşlar…

F1’de yarışma ihtimaliniz ve hazırlıkla ilgili sorularınız olacaksa Twitter hesabıma @metinmete her zaman gönderebilirsiniz.


Yazı uzun sürdüğünden F1’in yetişmiş ve yetişen genç pilotlarını bir sonraki yazımda anlatacağım.