25 Temmuz 2010 Pazar

Almanya GP değerlendirmesi: Her anlamda Ferrari fırtınası...

Sezonun döndüğü anlardan biri olmasıyla, alınan kararlarla ve sonuçlarla çok konuşulacak, Ferrari'nin sesini çok yükselttiği Almanya GP bugün tamamlandı. Sezonun döndüğü dedim çünkü 3 yarıştır hızlandığı belli olan Ferrari yaşadığı sorunlar nedeniyle bir türlü bunu sonuca yansıtamamıştı. Oysa ki burada hem yarışı çok sağlam şekilde domine etti, hem de ileriki haftalarda daha da gelişeceklerinin sinyali oldu. Bu sezonun dönüm noktasını yaşamış olabiliriz.

Takımın Cuma gününden itibaren bu tip güçlü bir sonuç alacağı da belliydi. Cuma ilk antrenmanlar yağmurdan etkilense de, ikinci antrenmanlardan itibaren Ferrari paketinin gücü ortaya çıktı. Takım taktiksel ve teknik olarak yapmaları gereken çalışmarın hepsini gerçekleştirdi. Bu anlamda diğer takımların sorunlar yaşadığını öğrendik.

Testlerde genel olarak yarış temposu test edildiğinden sıralamada her zamanki gibi Red Bull'un pole'de 0.2.-0.3 sn civarında bir farkla önde olması bekleniyordu. Sıralamaların ilk bölümü için yeşil ışık yandıktan sonra takımların tek tur performansları daha net ortaya çıktı. Fernando Alonso hem Q1 hem de Q2'de en hızlı turları attı. Yaptığı farklar da Vettel'e ortalama 0.2, takım arkadaşına da 0.4 sn civarındaydı. Sıralamaların üçüncü bölümünde de son 5 dk'ya girilirken Alonso 2 defa zaman ekranlarının en üstündeydi. Son turu bittiğinde herkes Alonso'nun pole'de olduğunu düşünürken Vettel, 0.002 sn farkla, yani saniyenin binde ikisiyle, Alonso'nun önünde pole'ü aldı. Bu fark en son Monza 2006'da Raikkonen ve Schumacher arasında gerçekleşmişti. Evet, Vettel doğal olarak kendi evinde pole'de olmanın mutluluğunu yaşıyordu, ancak Alonso da en az Vettel kadar mutluydu basın toplantısında, çünkü ilk defa sıralamalar sırasında Ferrari Red Bull'a bu kadar yaklaşmıştı. Ayrıca sıralamada bu kadar hızlı olan F10, kimbilir Pazar günü neler yapacaktı...

Fernando'nun yüzüne dikkat! Mutlu ve kurnaz...


Takım muhtemelen Cumartesi akşamı toplantıda olabilecek bütün senaryoları çalıştı, start ihtimalleri değerlendirildi, sene başından beri hep iyi startlar almış olan F10'a güvenerek simülasyonlar yapıldı. Yalnız yarışta anlaşıldı ki, bir ihtimali atlamışlar. O ihtimali sizler de izlediniz, ekran karşısında.

Start...

Startta Vettel Alonso'ya öyle odaklanmıştı ki, o anda muhtemelen babasının adı sorulsa Fernando diyebilirdi. (Bu arada Vettel'in babasının adı Norbert). 5 kırmızı ışık söndüğünde Massa ve Alonso öne fırladılar. Vettel bu sene defalarca olduğu gibi yine yavaş kaldı. Can havliyle Alonso'nun üstüne kırdı direksiyonu, amacı frenlemeye gelmeden içeriyi kapatmaktı. Alonso duvara kadar gitti, sonra da Vettel frenleme için yarış çizgisine geçerken istediği yeri ele geçirdi. Bu esnada bu iki süper pilotun kapışmasından faydalanan Massa çoktan ilk sırayı almıştı. Geride Webber bir sıra kaybederken Lewis iki sıra, Button da bir sıra kazandı. Sıralama Massa-Alonso-Vettel-Hamilton-Button-Webber şeklindeydi. Bu arada gridin en iyi startı Di Grassi'ye aitti, son sıradan 17.sıraya çıkarak 7 sıra birden kazandı.

Starttan sonra en büyük merak konusu yumuşak lastiklerin dayanma süresiydi. Bridgestone ilk defa süper yumuşak ve en sert hamuru aynı yarışta kullanma kararı almıştı. Kanada'da yumuşak lastiğe rağmen takımlar 4-5 tur dayanabilmiş ve pite girmişti. Hockenheim'da pistteki asfaltın yapısının da etkisiyle Kanada kadar dramatik anlar yaşanmadı. Hockenheimring Montreal pisti kadar az kullanılan bir pist değil, F1'den başka DTM, Drag yarışları gibi nedenlerle kullanılıyor.

İlk bölümler...

Zorunlu olmayan ilk pit stop 12. turda Vettel'le yapıldı, ertesi tur Alonso-Webber, sonraki tur da Massa-Hamilton girdi pite. Alonso pite girerken 1 saniye geride olduğu için pit stoplar sonrası öne geçemedi. Yumuşak lastiklerle atılan ilk bölümde Ferrari bariz biçimde Red Bull'dan hızlıydı, Alonso ve Massa 4'er kere 1.18'li turlar atarken Vettel bir tur atabildi, Webber-Button-Hamilton'ın 1.18'li turu olmadı pitten önce. Alonso'nun pite giriş ve pitten çıkış turlarının ikisi de Massa'nınkilerden hızlıydı, bu yüzden farkı biraz kapatabildi İspanyol pilot. Daha sonraki bölümde Alonso takım arkadaşına yaklaştı, yaklaştı, atak da yaptı ama Massa buna izin vermedi. O esnada takım telsizinden bunun "saçma" olduğunu söyledi. Hatırlarsanız Indianapolis 2007'de aynısını Hamilton'a da yapmış ve geçemeyince de start-finish düzlüğünde tepki olarak aracını yarış çizgisinden değil pit duvarının önünden sürmüştü.

Massa'yı atakları sonrası geçemeyince, biraz geri çekildi, lastik ve benzin koruma moduna geçti. Bu esnada fark 4 saniyeye kadar çıktı.

Alonso yaklaşıyor...

Daha sonra tekrar fark kapatma turları başladı. Alonso farkı kapatmaya başladığı turdan itibaren Massa'nın kendisine yol verdiği 49. tura kadar atılan 21 turdan 12'sinde daha hızlıydı, 6'sında da Massa ile neredeyse aynı turu attı, yani Massa'nın açık şekilde hızlı olduğu tur sayısı sadece 3. Evet, Alonso hafta sonunun tamamında olduğu gibi yarışta da Massa'dan daha hızlıydı, aynı zamanda şampiyonluk savaşında Massa'dan 31 puan önde ve hızıyla da Ferrari'nin en büyük umuduydu. Bu yüzden takım o çok tartışılan ve tartışılacak "hatırlatmayı" Rob Smedley aracılığıyla Massa'ya yaptı.

"Felipe, Fernando is faster than you, can you confirm you understood this message". Yani Felipe Fernando senden daha hızlı, mesajı doğru anladığını gösterebilir misin? Yani Fernando'ya yol verir misin?!?! Evet, Felipe mesajı gayet iyi anlamıştı. 5 yıllık Ferrari yarış kariyerinde ilk defa istemediği halde takım arkadaşına yol verdi.  2007, 2008 ve 2009 sezonunu hatırlayın, o zamanki Felipe'nin buna izin vereceğini düşünüyor musunuz? Özellikle 2007'de aynen bu kadar fark varken Kimi'yi destekleyecek misin sorusuna, ters cevaplar veriyordu. Matematiksel olarak şampiyonluk şansı olduğu sürece Kimi'ye yol vermeyeceğini açıklamıştı.

Massa birkaç yarış önce Ferrari ile kontratını uzattığını açıkladı. Belki de kontratında bunu yapmasını gerektiren bir madde olabilir. Zira yapmakta tereddüt etmedi, basın toplantısında bu konuyu uzatmadı, benim için takım önemli dedi. O madde ne olabilir diye düşündüğümde aklıma sınırları belirlenmiş bir madde geliyor. Şampiyonada gerideysen, öndeki arkadaşına yardım etmek için pozisyon vermen gerekebilir gibi... Ya da takımın menfaati söz konusuysa geçilmen gerekebilir gibi.

Ne düşünüyorum bu karar hakkında? Yarıştan önce twitter'da yazmıştım, Massa bugün Alonso'yu destekleyen 2.pilot görevini resmen yerine getirmeye başlayabilir diye. Massa bu sezon Alonso'ya karşı koymakta büyük güçlük çekiyor. Antrenmanlarda, sıralamalarda ve yarış sonuçlarında çok çok net biçimde Alonso'ya mağlup olmuş durumda. Bu açıdan Alonso'nun şampiyon adayı olduğu aşikar. Ferrari'nin onu desteklemesi gerektiği de aşikar. Ben bugün olanların sadece takımın repütasyonuna zarar verdiğini düşünüyorum. Yarıştan önce bu ihtimalin çalışılmadığı ortada. Eğer böyle bir karar alınacaksa, bu iki pilota da yarış öncesi söylenmeliydi. Massa'ya da nasıl yol vereceği anlatılmalıydı.


Ferrari'de soğuk rüzgarlar...

Diyelim ki olmadı ve yarış içerisinde karar alıp tebliğ etmeleri gerekiyor, o zaman da "lastiklerini koru", "benzin tasarrufu yapman gerekiyor" gibi yuvarlak cümlelerle bu anlatılabilirdi. Elbette FIA komiserleri yarış sonrası telemetreleri inceleyeceklerdi, benzin tasarrufuna gerek duyulmadığını anlasalardı, Ferrari daha büyük bir ceza alabilirdi. Ya da lastik kullanımında sorun olmasaydı, yine bu aldatma durumu için büyük bir ceza gelebilirdi. Onlar bu opsiyonları yarış öncesi değerlendirmemenin cezasını çekerek bunu alenen yapmak zorunda kaldılar. Domenicali yarış sonrası çok sıkıştırılma sonrası "geçmiş yarışlarda rakiplerimizin başına gelen şeyin bizim başımıza gelmesini istemedik" dedi. Kastettiği Red Bull ve Türkiye GP'ydi. Alonso'da aynı şekilde Türkiye'yi hatırlatıp "rakiplerimiz o gün 43 puanı kaçırdılar, biz de bugün o kadar puan kazandık dedi". Evet, bu zoraki geçiş olmasa Alonso Massa'yı sıkıştıracak ve belki de kaza yapacaklardı. Takım bunu önlemek istedi. Daha da önemlisi sene sonunda Alonso'nun burada kaybedeceği 7 puanı aramak istemedi.

Ben kişisel olarak Formula 1'de takım emirlerine, mantıklı ve hakkaniyetli olduğu sürece karşı değilim. Burada yapılan hareketi doğru buluyorum, Alonso daha hızlı ve önde olduğu için. Ancak Red Bull'un ön kanat olayının skandal ve aptalca olduğunu düşünüyorum. Webber'in durumu Massa gibi değil çünkü, Vettel'e çok yakın hıza sahip.

Bununla birlikte bugün verilen bu kararın tebliğ edilme biçimini, milyonlarca insanın izleyişini ve haklıyken haksız duruma geçilmesini başarısız olarak nitelendiriyorum. Domenicali yönetiminin yaptığı acemiliklerin sonuncusu bu olay oldu.

Kararın etkileri ve yarış sonrası...

Yarış sonrası komiserler olayı inceleme altına aldı, takımı, pilotları ve Rob Smedley'i dinlediler. Onlar doğal olarak Felipe yavaş olduğu için izin verdi dediler. Rob Smedley daha da marjinal davranıp Felipe'nin 3.vitese geçerken hata yaptığını söyledi. Komiserler de Ferrari'nin suçlu olduğuna kanaat getirdi ve "takım emirlerini tekrar spora getirdikleri için" verebilecekleri en büyük para cezası olan 100.000 $ cezayı uyguladı ve konuyu Dünya Motorsporları Konseyine (WMSC) havale ettiler. Konu WMSC'de tekrar görüşülecek.

Olay sonrası takımlar doğal olarak ellerine geçen kozu iyi değerlendirdi, Horner "gördüğüm en bariz takım emriydi" dedi, Mike Gascoyne "takım emri uygulanabilir ama bu kadar açıkça değil" dedi. Yazarlar anında ağır şekilde eleştirdiler takımı, Eddie Jordan takımın bu yarıştan atılması gerektiğini söyledi.

Netice olarak Ferrari bu kararı sayesinde Alonso'yu Hamilton'a 13 puan birden yaklaştırdı ve şampiyonada ben de varım dedi.

Ferrari'nin şampiyonadaki durumu...

Ferrari bugün en hızlı takım görünümündeydi, takım öncelikle F-kanal, sonra egzost destekli difüzör ve muhtemelen şimdi de Red Bull tarzı ateşleme sistemini aracına başarıyla adapte etti. Hem sıralamada hızlandı, hem de yarıştaki uzun mesafe hızını geliştirdi. Sene başından beri lastik kullanımında zaten çok iyi olan takım, motor dayanıklılığı sorununu da sessiz sedasız çözdü. Bu problemler çözülmeden önce bile yüksek downforce gerektiren pistlerde zaten hızlı olan Ferrari'nin, bu güncellemeler sonrası Macaristan'da en hızlı takım olacağını düşünüyorum. Macaristan'ın geçişe izin vermeyen yapısı nedeniyle de yarış içinde ciddi bir fark açabilirler geridekilere. Hockenheim-Macaristan arası 1 hafta olduğu için diğer takımların güncelleme yapma şansları yok denecek kadar az. Macaristan sonrası 1 aylık arada da yapacakları söylenen vites kutusu güncellemesinden sonra yoğun bir tempo ile iki şampiyonada da iddiaları artacak.


Alonso bu sezon 2.defa kazandı

Bu arada Macaristan Ferrari pilotları için duygusal anlamlar da taşıyor. Massa geçen yıl bu pistte ağır bir kaza geçirerek sezonu kapatmıştı. Alonso da 22 yaşındayken ilk zaferini bu pistte kazanmıştı.

Mclaren yerinde sayıyor

Şu anda iki klasmanda da lider olan Mclaren takımının bugün 3.hızlı takım rolünü üstlendiğini gözlemledik. İki pilot da yarışın hiçbir yerinde ne Red Bull ne de Ferrari pilotlarına yakın gözüktüler. Geçen yarışta geliştirdikleri ama kullanmadıkları egzost destekli difüzör sistemini bu yarışta kullandılar ama bu onlara gereken hızı sağlamadı. Macaristan'da da benzer şekilde geride kalabileceklerini düşünüyorum. Aracın özellikle de uzun düzlüklere sahip pistlerde hızlı olduğu düşünülürse, görece yavaş kalacakları bu pistte alınacak her puan takım için değerli olacak.

Red Bull'un da dayanıklılık sorunlarını halen tam olarak çözemediği ortada. Webber'in bugün yağ yakma sorunu nedeniyle Button'a 4 sn yakın kalarak yarışı bitirmesi istendi. Takımın hem bu sorunları çözmesi, hem de farklı innovasyonlar yapması gerekiyor, gelişim yarışında geride kalmaması için.

Yine Mercedes GP, yine hayal kırıklığı...

Mercedes GP kötü durumunu sürdürüyor. Ben yine takımın 2010 için artık gelişimi durdurduğunu ve 2011 gelişimini sürdürdüğünü tahmin ettiğimi söylemek istiyorum. Takımda Schumacher ciddi bir depresyon geçiriyor. Vatandaşı Rosberg'den geride kalmasını bir sebebe bağlamak isterken önce lastiklerin her pistte çok garip davrandığını söyledi. Şimdi de test yasağını aptalca bulduğunu açıkladı. Schumi'nin en azından bir podyuma şiddetle ihtiyacı var. Startta Schumi pozisyon kazanıp Rosberg'in önüne geçmesin sonrası pite erken girince ve Rosberg de yumuşak lastiği 21 tur başarıyla kullanınca pit stop sonrası önde kalan Rosberg oldu, sonrası sadece aracı finishe ulaştırmaya kaldı.

Efsane şampiyon zor günler geçiriyor

Mercedes GP konusu açılmışken bir tahminimi de iletmek istiyorum. Geçtiğimiz yıllarda tanıdığımız Ross Brawn'la bu sezon karşımızdaki Ross Brawn arasında çok büyük farklar var. Brawn bu yıl takımın performansı hakkında elle tutulur şeyler söylemiyor, etkisini göstermiyor ve durgun/sessiz görünüyor. Her ne kadar bir yerde bunu destekleyen bir bulgu okumasam da, Brawn'ın Mercedes yönetiminden memnuniyetsiz olduğunu düşünüyorum. Mercedes bilindiği gibi dominant bir yönetime sahip, Mclaren ile birlikteyken de motor tedarikçisi olduğu halde sık sık takım yönetimine karışırlardı. Artık takım sahibi de olduklarından Ross Brawn'ın yönetimine ciddi anlamda müdahele ettiğini düşünüyorum. Brawn seneye takımdan ayrıldığını açıklarsa bu benim için sürpriz olmayacak.

Bu sezon genelde yüksek downforce gerektiren pistlerde öndeki gruba yaklaşan Mercedes'in Macaristan'da en azından hız farkını az da olsa kapatıp her iki pilotuyla ilk 7-8 içinde bitireceğini tahmin ediyorum. Mercedes GP'nin Macaristan'ki en büyük rakibi Renault olacak. Sezonu 4.bitirerek televizyon gelirlerinden daha fazla pay almayı amaçlayan Renault takımı yine yavaş pistlerde çok çok hızlanıyor. Kubica'nın Monaco'da pole pozisyon için savaştığını hatırlayalım. Takım burada bir hamle yapabilir.

Virgin'in gelişimi

Gerideki takımlar arasında ibre Virgin'e dönüyor. Hafta sonunun genelinde Lotus'tan hızlı görünen takım en hızlı turu ile diğer yeni takımlardan net biçimde ayrılıyor. Bugünkü yarışın bana göre gizli yıldızı Glock'du, Alman pilot yarışı çok istikrarlı biçimde götürdü, tur zamanlarını sürekli iyileştirdi, 1.18 saniye içinde 4 tur attı ve 62. turda attığı 1.18.211'lik turla başarısını taçlandırdı. Neden başarı diyorum, çünkü rakiplerinden Lotus'un en hızlı turu 1.20.664, HRT'nin de en hızlı turu da 1.20.803.

Virgin pilotları Di Grassi ve arkada Glock

Yeni takımlarla ilgili fikirlerimi ayrı bir yazımda anlatacağım, derinlemesine analiz edilmesi gereken noktalar var. Bitirirken twitter accountumu takip etmeyenler için orada yazdığım bir detayı verip sizleri gülümsetmek istiyorum, HRT'nin iki yarıştır uğruna normal pilotlarını kenarda bekletip yarıştırdığı "tecrübeli" Japon pilot Sakon Yamamoto, start sırasında pit limitörünü açık bırakmış şekilde start almış... Daha fazla birşey söylememe gerek yok sanırım, Macaristan değerlendirmesinde görüşmek üzere, sevgiler..

Yarışın yıldızı: Felipe Massa
Yarışın hayal kırıklığı : Ferrari pit duvarı
Yarışın en heyecanlı anı: Startta Alonso-Vettel kapışması
Yarışın geçişi: Button'ın Kubica'yı geçişi
İyiler: Vettel, Alonso, Glock
Kötüler: Yamamoto, Mercedes GP

20 Temmuz 2010 Salı

Jenson Button : Gerçek bir şampiyon

Bu yazı aslında bir anlamda bir günah çıkarma yazısı. 2009 F1 şampiyonu Brawn GP pilotu Button, Mclaren'e geçme kararını verdiğinde pek çokları gibi ben de İngiliz pilotu eleştirmiştim. 1.pilotu olduğu takımı bırakıp başka bir prensleri olan ketum bir takıma gitme kararının, hele de o pilot kendisinden önceki dünya şampiyonu bir İngilizken, yanlış ve riskli bir karar olduğunu söylemiştim. Aradığı ortamı bulamayacak ve şampiyonluk ünvanının altında ezilebilecekti.

Jenson Button'ı kısaca tanıyacak olursak, tam adıyla Jenson Alexander Lyons Button 1980 doğumlu, Formula 1'e o döneme göre oldukça genç sayılabilecek bir yaşta, 20 yaşında Williams takımıyla başladı. Ertesi sene Benetton takımına geçti, takım bir yıl sonra da Renault F1 takımına dönüştü. Flavio Briatore ile geçirdiği 3 seneden sonra BAR Honda takımına geçti. Ferrari'nin tamamıyla domine ettiği 2004 senesinde takım ciddi bir atak yaparak sezonu 2.sırada bitirdi. Genç İngiliz o sezonu 1 pole pozisyonu ve tam 10 podyumla bitirdi. 2005 senesi daha sönük bir yıl olarak geçti, 1 pole pozisyonu ve 3 podyumla tamamladı. 2006 senesinde de Macaristan'da tam 113 yarış sonra gelen ilk galibiyete kavuştu. Ne yazık ki ertesi 2 sene hem Jenson için hem Honda takımı için tam bir felaketti. Takım dip sıralara demir atmış durumdaydı. Asıl büyük gelişme 2008 sezonunda takımın başına Ross Brawn'ın getirilmesiydi. Button'ın kaderi bir anlamda değişmiş oldu. Şampiyonlukların nasıl kazanıldığını bilen Ross Brawn o sezon sık sık daha önce pek de tanımadığı Button'ın nasıl kaliteli bir sürücü olduğunu tekrarladı. Takım o yıl 2008'i kafasından silerek sadece 2009 yılına odaklandı.



Honda'nın şok ayrılık kararından sonra gride dönüp dönmeyeceği bile belli olmayan eski Honda takımı, takım başkanının adını alarak Brawn GP ile gride döndü. Ve herkesin de bildiği gibi pistleri kasıp kavurdu. Takım ilk 7 yarışın 6'sını kazanarak sezona harika başladı. Bu 6 galibiyetin tamamında podyumun en üst basamağında Jenson Button vardı. Takımın desteğini de arkasına alarak örtülü 1.pilot Button, kalan yarışlarda riskten uzak durdu, yapabileceğinin en iyisini yaptı ve sezonun son yarışına gelmeden şampiyonluğunu ilan etti. Brezilya'da eleştirileri silmek için risk de aldı ve ön sıralara tırmandı. Son yarış sadece bir formaliteydi, yarış bitiminde de kutlamalara devam ettiler.

Sezon bitiminden bir süre sonra Button'ın geleceği tartışılmaya başladı. Takımda kalmak için yüksek bir bedel istediği ve takımın daha düşük bir bedeli önerdiği söyleniyordu. Bu tartışmalar birkaç hafta sürdü, daha sonra da Button'ın Woking'e, Mclaren Teknoloji Merkezi'ne gittiği söylendi. Tabii ki bu ipleri koparan gelişmeydi. Brawn GP Button'ı istemediğini, Button da Mclaren'e geçeceğini açıkladı. İşte bu esnada ilk paragrafta yazdığım yorumlar ortaya çıktı, Jenson Button, Mclaren'de onların prensi Lewis Hamilton'ın gölgesinde kalacaktı, Mercedes GP'ye dönüşen takımında kalsa çok daha rahat bir pozisyonda olacaktı.



Neyse, sezon başladı... Sezonun ilk bölümünde Mclaren'in paketi en azından Ferrari ve Red Bull'un gerisindeydi. Birçok sorunlar yaşadı takım. Mclaren'in gerçek gücünü göstermeye başladığı ilk yarış olan Çin GP dahil ilk 4 yarışta Button 2 yarış kazandı. Ve bunları tamamen tecrübesi, içgüdüleri, yağmurdaki başarısı ve doğru kararlarıyla elde etti. Hamilton Britanya GP'si sonra Jenson'dan 12 puan önde, 2 galibiyeti var. Sıralama savaşında Lewis 7-3 önde, yarış sonucunda yine Lewis 7-3 önde. Her iki sürücü de 9 yarıştan puan aldı. Lewis'in ağırlıklı olarak üstünlüğünün sıralama kaynaklı olduğunu görebiliyoruz, Lewis geçildiği 3 yarışın 2'sinde Jenson'dan daha geride başladığı için kaybetmiş. Lewis'in neden sıralamalarda önde olduğuna gelirsek, agresif stilinin lastik ısıtma konusunda avantaj getirdiği gerçeğine ulaşabiliriz.

Şampiyonluk şansları açısından her ne kadar herkes Lewis'i şanslı görse de (ben dahil), Jenson'ın stratejik kararlar alınacak her yarışta, aracının da hızı göz önüne alındığında, gridin en önünde olduğuna inanıyorum. Bu yüzden Jenson'ın büyük hatalar yapmadığı sürece son yarışlara kadar şansının devam edeceğini düşünüyorum.

Mclaren hem pistte hem pist dışında son yılların en iyi transferini yaptı, Button'ı alarak. Takımın herkesce bilinen o ketum, soğuk, disiplinli imajını önce Lewis kırmıştı, Jenson'la bu imaj artık tarihe karışma yoluna girdi. Geçmişte iki "Iceman" lakaplı pilotun liderlik yaptığı, pek eğlenceli görünmeyen takım, bu iki alçakgönüllü ve centilmen pilotla kötü talihini artık kırdı. Hem pistte hem padokta gülen iki yüz var, birbirleriyle içten şekilde podyumda eğlenen iki pilot var, birbirleriyle kıyasıya yarışsa da saygıyı unutmayan iki pilot var. Bu imajın oluşmasında da Jenson'ın payı büyük. Unutmayalım ki, Formula 1'de başarı bu tip detayların da eklenmesiyle oluşuyor. Sponsorlar ve taraftarlar da bu imaj doğrultusunda takıma destek oluyorlar.


Pilot imza töreninde ilgiden sıkılıp taraftarların önüne koyduğu dergileri yere itip yere düşüren bir Raikkonen'den ziyade her fotoğraf çektirme isteğine gülümseyerek yanıt veren Button insanların gönlünü fethedecektir. Takım arkadaşını geçme uğruna yarışını berbat eden bir Vettel yerine nizami geçiş yapmaya çalışan ve geçildiğini anlayınca takım arkadaşına saygı duyan bir Button F1 otoritelerinin ve taraftarlarının onayını alacaktır.

Bu her yönüyle "gerçek şampiyon'un" Formula 1'e ve Mclaren'e kazandıracağı daha çok şey var, onu dikkatle izlemenizi öneririm...

13 Temmuz 2010 Salı

İngiltere GP değerlendirmesi

İngiltere GP sırasında mücbir sebeple (kardeşimin düğünü) şehir dışındaydım ve yarışı izleyemedim. Yarışı twitter'dan takip ettim, düğünü çeken kameraya da sürekli elimde telefonla yakalandım :) Her ne kadar yarışın tekrarını sonradan Trt-3'de izlesem de, live timing'i takip etmediğim için yarışı yüzeysel değerlendirmek istemedim. Bu yüzden sizlerden özür dileyerek İngiltere GP değerlendirmesi yapamayacağımı bildirmek istiyorum. Yarışa dair tabii ki değerlendirmelerim ve fikirlerim var, ancak onları yarış değerlendirmesi değil de ayrı konu başlıklarıyla buraya yazacağım.

Jenson Button ile ilgili yazım bitmek üzere, bugün ya da yarın yayınlayacağım.