28 Mart 2010 Pazar

Avustralya GP değerlendirmesi : Strateji kazandı!

Sezonun ikinci yarışı Avustralya GP olaylı bir yarış gününün ardından tamamlandı. Geçen yıl Türkiye GP'den beri yarış kazanamayan Jenson Button Mclaren'le ikinci yarışında yarış kazandı, hem de kendi stratejik kararı ile ve yumuşak lastiklerle yaklaşık 50 tur atarak...

Yarış hafta sonunun ilk bölümlerinde yağmurun da etkisiyle aslında takımların ciddi şekilde performanslarını göremedik. Cuma antrenmanlarında artık hızı tartışılmayan Redbull önde göründü, ikinci antrenmanlarda ilk iki sırayı alan Mclarenler de hızlı olduklarını gösterdiler. Cumartesi ilk antrenmanlar da tahmin ettiğimiz gibi kimin hızlı olduğunu gösterdi : Redbull ilk sırada, Ferrari iki...

Sıralama seansı Redbull'un inanılmaz hızını göstermesi açısından önemliydi. Alonso'nun kendini aşıp limitlerini zorlamasına rağmen (Mclaren'lere yaptığı 0.5 sn fark ve takım arkadaşına yaptığı 0.7 sn farktan anlaşılabilir) Vettel'in 0,2 sn, Webber'in 0.1 sn gerisinde kaldı. Bu Vettel açısından Webber'den geçen yılki Nurburgring yarışının intikamıydı. Webber o yarışta Vettel'in kendi evinde ondan pole ve yarış galibiyetini almıştı. Vettel de Webber'in kendi evinde ondan ilk round'u almış oldu.


Sıralamalar sonrası Redbull'un hızı hakkındaki spekülasyonlar ayyuka çıktı. Mclaren ve Mercedes GP Redbull'un aracın sürüş yüksekliğini manuel ayarlayabildiği bir sisteme sahip olduğu konusunda açıklamalar yaptılar. Eğer bu doğruysa takımın inanılmaz bir sıralama temposu olacağı açık. Basitçe anlatmak gerekirse, yere ne kadar yakın bir araç varsa o kadar downforce (yere basma gücü) üretiyorsunuz. Benzin yükünüz fazlaysa aracınız olması gerekenden daha fazla yere yakın oluyor, benzin azaldıkça da araç yükseliyor. Sıralamalar sonrasında aracın bu ayarlarında değişiklik yapamadığınızdan, optimum sürüş yüksekliğini yakalamanız ve sıralamalarda düşük benzin yüküyle ve yarışta ağır benzin yüküyle aynı yükseklikte yarışmanız gerekiyor. Eğer tüm bu sistemi manuel şekilde yönetebiliyorsanız avantajınızın olacağı çok açık. Takımlar tam olarak da bunu Redbull'un yapabiliyor olduğunu iddia ettiler. Redbull takım başkanı Christian Horner bunu anında net şekilde reddetti. Takımlar da bu anlamda Fia'dan bu durumu açıklığa kavuşturmasını istediler. Bekleyelim ve görelim neler olacak..

Yarış günü : Start

Melbourne'de hafta başında sıcak ve kuru bir hafta sonu beklenirken, yarış gününe yaklaştıkça tahminler değişti ve yağışlı günler beklenmeye başladı. Gerçekten de öyle oldu ve hem Cuma hem Pazar yağmur gördük. Pistte hafif yağan yağmur nedeniyle takımlar yağmur lastikleri (wet tyres ya da eski deyimle intermediate) ile yarışa başladılar. Startta Vettel sorunsuz kalktı, Webber ve Alonso patinajda kaldılar, ve Massa harika bir start aldı. Pozisyonunu geç de olsa korumaya kalkışan Alonso kazaya sebep oldu, Button'ı kontrolsüz bir şekilde geçmeye çalıştı ve onun temasıyla karşılaştı, sonra da spin atınca Schumi'ye çarptı, bir anda gridin son sırasına geriledi. Bu kaza sonrası grid şekillendi.

Yağmurla geçen kısa bölüm

Start sonrası yaklaşık 10-12 tur civarında yağmurla geçen bir bölüm izledik. Vettel'in kazanacağı, Massa'nın podyuma çıkacağı, yağmurun bitip pistin kurumasıyla birlikte birkaç sürpriz sıra değişimi dışında birşeyin yaşanmayacağı bir yarış görüntüsü vardı. Bu monoton beklentiyi ilk olarak pist daha ıslakken pite giren Button bozdu. Herkes şoktaydı, büyük bir kumar oynuyordu Button. Bu konuyu aşağıda daha da detaylı anlatacağım. Button'dan iki tur sonra Mercedes'ler ve sonra da neredeyse tüm takımlar pite girip kuru zemin lastiklerini takmaya başladılar. Redbull bu gruptan sonra Vettel'i, iki tur sonra da Webber'i pite aldı ve ölümcül hatalardan ikisini gerçekleştirdiler, geç kalarak.. Pit stoplar sonrası Button'ın geçemediği tek adam zaten iyi bir fark açmış olan Vettel'di. Onun dışında herkesi erken pite girmesi sayesinde geçmişti.

Kuru pist, olaylar, geçişler...

Pistin büyük kısmı kuruduktan sonra artık gerçek savaşı görmeye başladık. 22. sıraya gerileyip tekrar yükselmeye çalışan Alonso, 10.sıradan yukarı çıkmaya çalışan Hamilton seyir zevki sundular. İkili adeta ilk yarışın zevksiz olduğunu iddia edenlere show yapıyorlardı. Yarışın artık oluşmuş Vettel-Button-Kubica sıralamasıyla biteceği sanılırken kameralar Vettel'i çakıl havuzunda gösteriyordu! Sezonun en güçlü şampiyonluk adayı, pole'den başladığı yarışı yine bitiremedi. Bu turda liderliği ele geçiren Button yarış sonuna kadar pite girmeden lastiklerini de koruyarak aracını finishe ulaştırdı ve Mclaren'le ilk galibiyetini kazandı.

Bu arada artık yarış analizlerinde az yarış anlatımı çok yorum yapmaya karar verdiğimden bundan sonraki kısımlarda önemli gördüğüm kısımları detaylandırmaya başlıyorum.



Jenson Button : Gerçek bir şampiyon

Jenson Button dün sadece Mclaren'le ilk yarışını kazanmadı. Aslında bana göre, dün gerçek bir şampiyon olduğunu ve bunu Mclaren'le de tekrarlayabileceğini kanıtladı. İlk yarış Bahreyn'de lastiklerine fazla hassas davrandığı için bu sezon gerilerde kalacağı konusunda eleştirilen Button, dün bu yeteneği nedeniyle yarışı kazandı. 7. turda pite girdiğinde herkes şoktaydı. Onun takımın Hamilton kuru zemin lastiklerini takmadan kobay seçildiğini düşünenler oldu. Ancak pite girdiği anda bunun kendi kararı olduğuna emindim ve bunu yarışı yorumladığım arkadaşlara da söyledim. Bunun doğru olduğunu öğrenmek için de basın toplantısına kadar bekledim. O turda bu kararı verebilecek birkaç pilot var gridde. Button, geçmişte bu tip çok isabetli kararlarıyla tanıdığımız Barrichello, Schumacher, Alonso ve belki Heidfeld... Hamilton bunlar arasında değil mesela. Evet o da şampiyon ama hala tecrübesi çok sınırlı. Button 7. turdan 58. tura kadar tam 51 tur yumuşak lastiklerle gitti ve yarışın sonlarında en hızlı turunu attı. Bu sadece ve sadece klasını göstermektir.




Lewis Hamilton ve yanlışlar silsilesi...

Perşembe akşamı Melbourne'de trafikte aptalca hareketler yaparken polise yakalanan Lewis Hamilton tamamen kendi hatası olduğunu söylediği performansıyla Q3'e kalamadı. Ve yarışa belki de tüm bunların moral bozukluğuyla girdi. Yarış sırasında oldukça agresifti. Benim son dönemde izlemekten en keyif aldığım pilotlardan birisi Hamilton. Sanırım unutamayacağım yarışı İtalya 2008'dir. Yağmur altında efsaneleşen bir sürüş yapmıştı. Dünkü yarış da benzer bir performans sergiledi. Nico Rosberg'i dışarıdan geçtiği an artık performansının tipik bir göstergesiydi.

Lewis için kırılma anı lastiklerini değiştirmek için pite girmesiydi. Evet, Webber ve Mercedes GP pilotları ile aynı kaderi paylaştı. İlk 4 sırayı paylaşan pilotlar tekrar pite girmediler. Lewis 22 sn'lik farkı yaklaşık 10 tur içinde kapatarak Fernando Alonso'nun arkasına yapıştı. Ama sadece yapıştı.. Onu geçmek için en ciddi atağını yaptığında da kötü nitelikler bulmak istediğimde zorlanmayacağım Mark Webber fren yapamayarak ona çarptı ve ikisinin de yarışı berbat oldu. Hamilton 1 sıra kaybetti, Webber de pite girmek zorunda kaldı ve 9. sıraya düştü. Yarış sırasında da telsizle takıma bu kararı kimin aldığını sordu, yanlış diye niteledi ve yarıştan sonra da takımı eleştirdi, pite girmememiz gerekirdi gibi bir sözle. Burada problem sanırım ilk defa takımı net biçimde olumsuz eleştirmesi. Fakat ilginç olan şu ki, pite girdiği için takımı eleştiren Lewis pitten 10 tur sonra telsizle takıma lastiklerinin bittiğini söyledi.

Takım başkanı Martin Whitmarsh da bugün Lewis'in lastiklerinin bitmiş olduğunu ve pite girmek zorunda olduğunu söyledi. Bununla birlikte onu bir güzel de pışpışladı, onun çok hırslı olduğunu ve bunların doğal olduğunu söyledi. Kısacası, oğlumuz afacan, başarılı ama daha büyümesi gerekiyor, bakmayın onun kusuruna dedi :)

Bir tarafta ıslak pistte erkenden kuru zemin lastikleri takarak yarış kazanan bir şampiyon, diğer tarafta kararı takıma bırakan ve sonra da onları eleştiren, bunun yanında bu kararın kaçınılmaz olduğunun bile farkında olmayan bir şampiyon. Birisi için akıllarda kalacak, diğeri için de unutulması gereken bir yarıştı...

Redbull ve Vettel : 2005 sezonuyla deja vu...

Gridin en hızlı aracını ürettiklerine kimsenin şüphesinin kalmadığı, iki yarışta da pole pozisyonu kazanan Redbull takımı ve onun lider pilotu Vettel'in puan sıralamasındaki yerine bakalım. Takım 70 puanlı Ferrariye karşılık 18 puanla 5. sırada, Vettel de 37 puanla lider Alonso'ya karşılık 12 puanla 7. sırada... Sebepse Redbull'un hızlı ama dayanıksız aracı.

Hikayeye geçmeden önce bilenlere hatırlatmak, bilmeyenlere de öğretmek için 2005 sezonuna gidelim. Bir önceki sezonun aşırı dominant şampiyonu Ferrari'nin esamesi okunmuyor, gridde iki takım fırtına gibi esiyordu: Mclaren ve Renault. Mclaren'de lider pilot Raikkonen, Renault'dan Alonso'ya karşı yarışıyordu. Mclaren'in aracı Mp4-20 akıllara zarar derecede hızlıydı. En hızlı turları ardı ardına sıralıyordu Raikkonen. Yalnız araç dayanıklı değildi. Motor arızaları, mekanik arızalar takımın peşini bırakmıyordu. Raikkonen'in bu şanssızlığına herkes acıyordu. Daha az hızlı ama dayanıklı Renault aracında Alonso önde gidiyordu.

Mclaren'in aracını o yılda tasarlayan kişi şu anda Redbull RB6'yı da tasarlayan kişi, yani Adrian Newey. Hızlı ama dayanıksız araçlar tasarlamakla suçlanırdı Newey devamlı, şu anda da benzer bir suçlamayla karşı karşıya. Vettel de adeta çok yakın arkadaşı Kimi Raikkonen'in kaderini taşıyor. Bugün dünle ilgili yorum yapmak istemeyen ve "sadece eve gitmek istiyorum" diyen Vettel, bakalım sezonun ilerleyen dönemlerinde bu sorunun çözülmesiyle tekrar şampiyonluk adayı olacak mı...

Formula 1'de yıllardır değişmeyen bir gerçek var : En az hatayı yapan şampiyon olur, en hızlı olan değil.



Michael Schumacher : Efsanenin durumu ne?

Bir diğer spekülasyon konusu Michael Schumacher. Takım arkadaşı Rosberg'in gerisinde kalmakla suçlanan Schumi, bu yarışta suçlayanların adeta ekmeğine yağ sürdü. Çok uzun süre 20 yaşındaki Jaime Alguersuari'nin arkasında kalıp geçemeyen Schumi oldukça zor bir yarış geçirdi. Bu geçişiyle de 1 puan kazandı. Önden kaymadan ciddi derecede şikayet eden efsane şampiyon için benim fikrim şu: Şu anda yaşadığı sorunlar kendisine yakışmasa da bir iki yarış içinde temposunu bulacak ve podyuma çıkacaktır. Aracı kendisine göre dizayn edilirse bu onun için büyük bir bonus olur ama bu olmasa da o yerini bulacaktır. Yarış kazanması için de Avrupa sezonunu bekleyebiliriz. Monaco ve Hockenheim'da ciddi bir şansı var bunun için, bir yere not ediniz bunu...

Lastik kullanımı

Avustralya GP'de geçen yıldan farklı olarak süper yumuşak lastik yerine bir derece daha sert olan yumuşak lastik getirildi. Hatırlarsak geçen yıl 6-7 tur sonra da süper yumuşak lastikler erimiş ve tur zamanlarında 2-3 saniyelik kayıplara yol açmıştı. Bu yıl lastiklerin performansı merakla bekleniyordu. İlk 4 sırayı paylaşan pilotlardan Button 51, Kubica, Massa ve Alonso da 48 tur yumuşak lastiklerle gitme yolunu seçtiler. Button en önde ve rahat götürdüğünden zarif stilinin de yardımıyla lastiklerini koruyarak finish gördü. Bence 7-8 tur daha rahatlıkla götürebilirdi o lastikleri. Kubica da Massa ve Alonso'dan ciddi bir tehdit yemeyeceğini anlayınca sabit bir şekilde götürdü aracını. Arkasındaki iki pilotun da bu riski almayacağını biliyordu. Massa ve Alonso'nun kullandığı F10'un lastik kullanımı açısından Mercedes ve Mclaren'den çok daha iyi olduğunu ilk yarışta anlamıştık. Takım da bunun bilincinde olarak pite girme ihtiyacı hissetmedi. 2007 ve 2008 sezonunda da Ferrari takımı oluklu lastiklerde daha çabuk aşınan arka lastiklerini en iyi koruyan takım olmuştu. Bu know-how ile 2010 aracının da tasarlanması sürpriz değil. İşte uzun süreler emek verip ürettiğiniz araç rakibiniz pite girip 24 saniye kaybederken size pit ihtiyacı hissettirmiyor. Ödülü de 7. ve 8.'lik yerine 3 ve 4. sıraları alıp 27 puanı hanesine yazdırmak oluyor.

Pilotlar açısından da Hamilton'ın becerebilirse acil şekilde lastik kullanımında seviye atlaması gerekiyor. Geçişler güzel, agresiflik cesaret verici ama F1'de yarış içinde lastikleriniz bittiyse 2007 Çin'de olduğu gibi şampiyonluğu ilan edecekken çakıl havuzuna oturur ve bütün bir yılın emeğini heba edersiniz...



Fernando Alonso : Şampiyonun ayak sesleri

Fernando Alonso'nun Schumi ile birlikte gridin en komple sürücüsü olduğunu daha önce de ifade etmiştim. Bunu sadece ben değil, birçok insan kabul ediyor. Dünkü yarışta da şampiyonluk nasıl kazanılır, bunun örneklerini verdi. Yağmurlu pistte patinajla kalkamama ve kötü bir hamleyle gridin sonuna düşmesi sonucu artık maksimum 1-2 puanla yetinebileceğini düşünenleri o ciddi derecede yanılttı. Ardı ardına geçişler yapmaya başladı. Yarış 3'de 2'lik bölümünde geçişlerini bitirip 4. sıraya çıktı. Ve sonra da arkadan gelen Hamilton'a kendisini efsanevi bir biçimde savundu. İzleyenler hatırlayacaktır, tam olarak rakibine göre ayarladı tüm frenaj noktalarını. Fark açması gereken yerlerde erken fren yaptı ve düzlükler öncesi viraj çıkışına istediği hızı taşıdı, rakibinin onun hatasını yakaladığı anlarda çok geç fren yaptı ve ona geçiş şansı sunmadı. San Marino 2005 ve Türkiye 2006'da Schumi'ye de aynı şekilde neredeyse tüm yarış boyunca kendini savundu. Ümitlerinin tükendiğini düşündüğü ve en büyük rakibi Vettel'in yarış dışı kaldığı, diğer büyük rakibi takım arkadaşının podyuma çıktığı yarışta altın değerinde 12 puanı hanesine yazdırdı ve liderliğini sürdürdü. Fernando'nun Ferrari'ye ve Formula 1'e vereceği çok şey var, arkamıza yaslanalım ve izleyelim...

Pit stoplar, yeni takımlar, Mclaren F-kanal sistemi ve diğer...

Bu bölümde kısaca bazı olgulardan bahsetmek istiyorum. Bahreyn analizinde de pit stoplara kısaca değinmiştim. Sezon öncesi 1,8 sn'lik pit stoplardan bahsedilirken, şu ana kadar 4 saniyenin altına inen olmadı. Pit stoplarda dün Redbull yine en iyi takım olarak göründü. Redbull haricinde bir de Kubica'nın ilk pit stopu rakiplerinden 4 sn farkla oldukça başarılıydı. Pit stoplar hakkında oldukça büyük gelişme ve yaratıcı çözümler bekliyorum ileriki yarışlarda...

Yeni takımlardan Virgin hafta başında ortaya çıkan yetersiz yakıt deposu skandalından sonra dün finish göremedi. Virgin markasının olumsuz etkilenmesi ihtimalini göz önünde bulundurarak takımın bir an önce çözüm bulması gerekiyor. Hrt takımı en azından Karun Chandhok ile 5 tur geriden de olsa yarışı bitirdi. Hiç test yapmamış ve ucu ucuna kurtarılmış bir takım için cesaretlendirici bir sonuç oldu bu. Yanlış hatırlamıyorsam en iyi turları en hızlıdan 5 sn daha yavaş. Felaket bir sonuç değil... Yenilerin en iyisi görünümündeki Lotus da Kovalainen ile bir kere daha finish gördü. Üst üste iki finish için takımı kutlamak lazım. Malezya GP onların evinde yapılacak, bakalım en azından bir iki sürücü geçme şansları olacak mı...

Yeri gelmişken finish görmenin başarı sayıldığı günümüz Formula 1 dünyasına acımamak elde değil. Bunları görünce de Jordan ve Minardi'yi anmadan geçemiyorum. Onlar da geride takımlardı ama en azından finish gören ve şansla da olsa puan alan takımlardı. Hatta Jordan'ın yarış galibiyetleri de var. Motorsporlarının ve teknolojinin zirvesi Formula 1 bu hale düşmemeliydi...

Mclaren takımının hızla kopyalanmaya başlanan F-kanal sistemi de (arka kanatta hava akımını düzenleyen sistem) farkını net biçimde düzlüklerde gösterdi. Her ne kadar kopyalansa da hiçbir takımda Mclaren kadar efektif çalışmayacaktır. Gelecek yarış Monza'da olsa yarışı takım kaç saniye farkla kazanır tahayyül edemiyorum :)

Bu arada gridin sessiz sedasız iki yarıştır puan alan iki pilotu Barrichello ve Liuzzi'yi di tebrik etmek lazım. Barrichello F1'in artık simgelerinden biri, beyefendiliği ve hırsıyla. Bir gün tanışmayı istiyorum. Liuzzi de takım arkadaşı daha çok hatırlanmasına rağmen istikrarlı bir şekilde gelişiyor.

Malezya GP'de görüşmek üzere...

Yarışın yıldızı: Jenson Button
Yarışın hayal kırıklığı: Virgin ve Sauber
Yarışın en heyecanlı anı: Start ve ilk viraj dönüşü
Yarışın geçişi : Hamilton'ın Rosberg'i geçişi
İyiler: Button, Kubica, Alonso, Massa, Rosberg, Hamilton
Kötüler: Webber, Kobayashi, Schumacher

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder