19 Nisan 2010 Pazartesi

Çin GP Analizi : Mclaren sesini yükseltti!

Formula 1 motorsporlarının zirvesidir, aynı zamanda teknolojinin her alanında zirvesini kullanır. Ar-ge konusunda Formula 1 kadar yaratıcı, üretici ve verimli sektör sayısı azdır. Formula 1'de bunlara ek olarak zeka, strateji, önsezi, şans ve detaylara odaklanmayı da başarabilirseniz başarılı olursunuz. Bu spor maalesef acımasız, sadece bütün bunları bir araya getirebilenlere başarı hakkı veriyor.

Çin GP'de tam olarak bunu yaşadık. Red bull fırtınasının estiği ilk 3 yarış sonrası Çin GP'de Mclaren'in biraz daha önde olabileceği söyleniyordu. Cuma günü antrenman turları aslında Malezya'nın tekrarı gibiydi. Mclaren ve Mercedes hafif depo ile turlar atar, Ferrari ve Redbull yarış temposunu kontrol eder. Yalnız tur zamanları durumun biraz daha Mclaren ve Mercedes lehine olduğunu gösteriyordu. Mclaren'in özellikle hız ölçüm noktalarındaki hızı F-kanal sisteminin getirdiği faydaları net şekilde ortaya çıkarıyordu.

Cumartesi ilk antrenmanlarda Red bull ve Mclaren'in avantajını gösterdi, yalnız Ferrari'nin de rekabetçi olduğu ortadaydı. Sıralamalara gelindiğinde aslında resim çok değişmedi. Sıralamanın en büyük sürprizlerinden biri Liuzzi'nin Q1'de elenmesiydi. Force India burada gerçekten çok güçlüydü, ilk sektörde ilk 4 takım 24.9-25.2'li turlar atarken ilk 4 takımın haricinde 25.2'yi bulan tek takım Force India'ydı.

Şangay pistinin ilk sektörü aerodinamik gücü sınayan bir bölüm, özellikle ilk viraj sonrasında 2. viraja kadar olan bölge, 2.viraj ve kısmen 3. viraj hata yapmanın kolay olduğu, optimum ayarları bulmanın hayati olduğu yerler. Istanbulpark 8. virajını da kısmen andırıyor. Bu bölümde hızlı olan takımların aerodinamik tasarımının rekabetçi olduğunu düşünebiliriz. İşte bu yüzden bu rekabetçi araçla elenen Liuzzi ciddi bir not kaybetti takımın gözünde.

Q1 ve Q2'nin bir diğer kötü sürpriziyse Vettel'di. İlk 2 bölümde olması gereken yerde gözükmedi. Sonradan ayar sorunu olduğunu öğrendiğimiz Vettel takım arkadaşının set-up'ından da faydalanarak Q3'e çıktı. Sıralamaların son bölümü gerçekten heyecanlıydı. Pole pozisyonu adayı 8 pilot olunca sıralama sürekli yer değiştirdi. İlk sıranın sahibi sürekli değişse de takım hep aynıydı : Red bull. Vettel kusursuz turlarından birini daha atarak pole pozisyonun sahibi oldu, takım arkadaşından tam 0.25 daha hızlıydı, problemsiz bir günde böylesine güçlü bir araçta oluşması istenmeyen bir fark bu. Alonso da yine "yapabileceğinin maksimumunu çıkardığını" söylediği çok iyi bir turla Webber'in 0.1 sn gerisinde gridin 3.sırasına yerleşti. Mclarenler sürpriz bir şekilde oldukça yavaşlardı, Ferrari'de Massa Mercedes'te de Schumi yine takım arkadaşlarının gerisinde kaldılar. Mclaren'de Jenson Button Lewis'i peşpeşe 3.defa sıralamalarda geride bırakmış oldu.

Ve start...

Cumartesi günü yoğun yağmur beklendiği söylenen Şangay'da yağmur starttan önce çok hafif şekilde başladı. Yazımın başında belirttiğim strateji, şans, zeka, önsezi gibi olgular böyle durumlarda devreye giriyor. Starttan hemen sonra yağmur bastırabilir, o yüzden yağmur lastikleriyle mi başlasak, ya yağmur başlamazsa diye kurularla mı başlasak, ne de olsa herkes aynı anda pite girer ve biz de birşey kaybetmeyiz gibi düşünceler oluştu. En radikal kararı Timo Glock'a yağmur lastiğini takan Virgin aldı. Aklıma direkt olarak 2007 Avrupa Grand Prix'i geldi. Nurburgring'de yine hafif yağmurla başlamıştı yarış, tek yarışlığına orada olan Marcus Winkelhock Spyker'ıyla yağmur lastiğinde başlamıştı yarışa. Sonra daha ilk turda yağmur bastırınca herkes pite dalmış, Marcus ilk sırada yarışa liderlik etmişti, ilk yarışında yarışa liderlik etmek onun için korkutucu ama gurur verici olmalıydı :)



Start verildiğinde ok gibi fırlayan Alonso'nun erken start aldığı belliydi ve sonradan da bunun için bir pitten geçme cezası aldı. Webber de yavaş kalkan takım arkadaşının bu hatasından faydalanıp önüne geçti. Button, Hamilton, Massa ve Rosberg yerlerini kaybetmediler ilk turda. Daha sonra yağmur biraz artmaya başlayınca artık stratejik kararı vermek gerekiyordu. Pite girip yağmur lastiklerini takmak ya da kalıp tam olarak yağmur bastırırsa girmek. Pite girenler eğer yağmur bastırsaydı ilk girenden itibaren ilk sıraları oluşturacaklar, girmeyenler sonda kalacak, pite girmeyenler eğer yağmur bastırmazsa en önde kalacak, sonra da girenlerin sıralamasında yarış devam edecekti. Takımlar genelde bir pilotlarını pite soktular, diğeri pistte kaldı, bu sezon kararları genelde hatalı olan Ferrari iki pilotunu da pite soktu. Pite girmeyenlerin en önündeki Rosberg'in 1.48'li zamanlar attığını gören herkes yanlış yapıldığının farkına varmıştı bile. Pistte kalan Rosberg, Button, Kubica, De la Rosa ve Petrov doğru lastikteydi ve öndelerdi.



Seçimlerinin yanlış olduğunu anlayan takımlar tekrar pite girerek kuru zemin lastiklerine geçtiler. Ve yağmurun gerçekten geldiği yarışın üçte birlik bölümüne kadar da bu şekilde devam ettiler. Yarışın yağmurdan sonraki kısmı gerçekten izlenmeye değerdi. Gerilerden tırmanmaya başlayan ve teker teker geçişlerini yapan Hamilton ve Alonso yarışa zevk kattılar. Rosberg önde götürdüğü yarışı hatayla Button'a verdi. Küçük hatasının sonucu onun için acı oldu. Hata yapmasaydı ne olurdu? Bana göre Mclaren'in hızı bugün kimseye galibiyet şansı tanımayacak kadar acımasızdı, dolayısıyla Rosberg Button'a ileriki turlarda da olsa geçilirdi.

Son bölümler ve Mclaren farkını gösteriyor...

Herkesin aynı lastiklerde olduğu yarışın son 16 turunda takımların performans farklarını ve takım arkadaşı pilotların farklarını net şekilde görebildik. Mclaren bu bölümün tartışmasız en hızlı takımıydı. Özellikle Lewis Hamilton'ın tur zamanları bu gerçeği gözler önüne serdi. Hız açısından Redbull takımı Mclaren'den sonra gelse de onlardan beklenen temponun çok uzağında bir görüntü sergilediler. Takımların neredeyse tamamı en hızlı turlarını lastiklerin ısındığı ve pistin kuruya yakın olduğu 13-14.turlarda attılar. Vettel 1.42.300 ve Webber 1.42.600 ile yeşillediler kendi turlarını, yalnız son 15 turdaki yağmur performansında geride göründüler. Bunun sebebi araştırılmaya değer.. Ferrari'de Alonso'nun Massa'yı, Mercedes'te Rosberg'in Schumacher'i, Williams'ta Barrichello'nun Hulkenberg'i rahatlıkla geçtiğini gözlemledik.

Button bu noktadan sonra yarış temposunu kendisi belirledi. İstediği zamanlarda 1.48'li turlar attı, istediği zamanlarda 1.51, yarış sonlarında 1.54... Sezonun dördüncü yarışında ikinci defa kendi kararlarıyla yarışı kazandı, takım arkadaşını geride bıraktı.




Button vs Hamilton : Mclaren'de güç savaşı



Jenson Button şampiyon olduğu takımı bırakıp Mclaren'e kendisini ispatlamaya ve BGP01'in hızından ve rakipsizliğinden ötürü şampiyon olmadığını göstermeye geldi. Geldiği takım çifte dünya şampiyonu Alonso varken bile kartlarını Lewis'den yana kullanmış bir takımdı, Lewis şampiyon olduktan sonra takım tamamen ona odaklanmıştı. Dolayısıyla ben dahil birçok kişi bu kararını çılgınlık olarak nitelendirmişti. Hatta Ross Brawn ileri gidip "cesaret ve aptallık arasında ince bir çizgi vardır" diyerek onun kararını aptallık olarak bile nitelendirmişti.

Sezonun 4.yarışındayız, peki ne oldu Button'ın durumuna? 4.yarışta 2.galibiyetini aldı, galibiyetlerde 2-0 önde, sıralama performansında 3-1 önde. Hamilton F1 kariyerinde ilk defa mağlubiyetin acısını tadıyor. Burada problem Hamilton'ın sürüş yetenekleri değil, ben hala onun Button'dan daha yetenekli bir pilot olduğunu düşünüyorum. Ama F1'de yetenek herşey değil maalesef. Lewis bu yarışta da gerilerden müthiş geçişlerle yukarı tırmandı. Ancak Button'a yeterince yaklaşamadı çünkü lastiklerini bitirdi bir kez daha, bir kez daha takıma telsizde "Lastiklerim kötü durumda" mesajını geçti. Button slick lastiklerde kalmayı seçerken o yanlış kararı verip yağmur lastiklerine geçti. İki konuda net bir şekilde baskı altında: Takım arkadaşının içgüdü ve tecrübesi ve de lastik kullanımı konusundaki başarısızlığı. Lastik kullanımının hayati derecede önemli hale geldiği 2010 sezonunda sıcak Avrupa yarışlarında, yine lastiklerin zorlanacağı Kanada, Singapur gibi yarışlarda problemler yaşaması takım arkadaşından puan olarak ciddi anlamda geride kalmasına sebep olabilir.

Alonso vs Massa : Sular ısınıyor..

Alonso'nun Ferrari pilotu olacağı açıklandığında F1'den az çok anlayan herkes Alonso'dan tek bir sebepten çekiniyordu, İspanyol pilotun tek adam olma isteği ve bunun için hırsı... Renault ve Mclaren'de bu yüzden geçirdiği problemler artık herkes tarafından biliniyor. Özellikle Mclaren'de Hamilton'la girdiği sert rekabet takıma zarar da vermişti. Ferrari bu konularda her zaman takımın menfaatini ön planda tutan bir takım olduğundan Alonso'nun bu ortama ayak uyduracağı bilinemiyordu. Alonso ilk günden itibaren bunun bir problem olmayacağını ve Massa'yla iyi anlaşacağını düşündüğünü söylüyordu. Geldiği ilk günden itibaren de takımla tamamen bütünleşmeyi ihmal etmedi. Kışın önemli bölümünü Maranello'da geçirdi, mühendis ve mekanikerlerle tanışmak, aracın gelişimine katkıda bulunmak ve en önemlisini liderliğini kabul ettirmek için.

Sezonun açılış yarışını kazanması Alonso'nun elini güçlendirdi. Aslında Ferrari'ye lazım olan liderlik buydu, Kimi zamanlarında hem takımın hem Tifosilerin bir cesur yürek ihtiyacı net şekilde karşılanamıyordu. Alonso Schumi'nin açığını kapatmayı ve yeni kahraman olmayı kesinlikle kafasına koyduğu için buna uygun davrandı. Çin GP'sinde pit girişinde yaşanan bu olay sanıyorum Ferrari tarihinde bir ilk oldu, pist üstünde değil takım arkadaşı pite çağrılmışken onun bir anlık sendelemesini değerlendirip onu pit girişinde geçmeye çalışması kendisi açısından iyi bir imaj olmadı. Takım arkadaşının arkasında beklemek yerine önüne geçmek ve zaman kaybetmemek istedi. Kaybeden Massa oldu. Çok gerilerden 5 pit yapmasına rağmen 4.sırada finish gören Alonso'nun bu hareketi her ne kadar kaba görünse de aslında takımın menfaatine olduğu için eminim takım buna ses çıkarmayacaktır. Çünkü önde olan Massa olsaydı takım bu yarıştan toplam 12 puan yerine muhtemelen 8 ya da 10 puan alacak ve Alonso liderin 15 puan gerisinde kalacaktı. Ferrari eğer şampiyonluk hedefliyorsa Avrupa sezonu ortasına kadar Massa'ya süre vermeli ve eğer gelişim ciddi anlamda göremezse Alonso'ya odaklanmalı bana göre...

Çin'deki araç gelişimleri ve orta sıradaki takımlar

Çin GP için birçok takım aracında güncellemelerle geldi. Bunlardan en kayda değer olanları Sauber, Ferrari, Mercedes ve Williams'ın kendi F-kanal sistemi tasarımları, ayrıca Williams'ın ek olarak motor kapağı tasarımıydı. Cuma günü takımlar bu tasarımlarını test ettiler. Sauber'den Kobayashi hız ölçüm noktasında Hamilton'la aynı hıza ulaştı, Ferrari onlardan sadece 1 km/h gerideydi. İlk 3 yarışta Sauber'le birlikte orta sıradaki takımların en kötüsü Williams'ta da gözle görülür bir değişim vardı. Mercedes de kazanımlarını tur dereceleriyle gösterdi. HRT'nin de gelişimi gözle görülür derecede fazlaydı, takım her iki pilotuyla da hız ölçüm noktasında ilk 4 en iyi dereceden ikisini çıkardılar. Tabii kuru hava performansında...

Renault'nun yavaş yavaş güçlenmesi gözlerden kaçmıyor. Takım ilk 4 takıma her Grand Prix'de biraz daha yaklaşıyor, hatta bu yarışta hem Kubica hem de Petrov Ferrari ve Redbull'larla yarışın orta bölümlerinde benzer turlar attılar. Takımın kendi arka kanat tasarımını yapacağı ve F-kanal sistemini kopyalamak yerine ondan esinlenip yeni bir tasarıma gideceği gelen haberler arasında. Pat Symonds sonrası takımın eriyeyeceğini ve gerileyeceğini düşünenler fena halde yanılmış durumdalar mevcut durumda. Ben gelişimin devam edeceğini ve Renault'nun ve özellikle Kubica'nın ilk 5'de düzenli olarak yer alacağını düşünüyorum.

Bu arada geçen yarışta sürüş yetenekleri konusunda kıpırdanmaya başlayen Petrov gelişimini bu yarışta da gösterdi. İstikrarı ve yaptığı geçişler Petrov'un hanesine artı notlar olarak yazılıyor.

Yeni takımların son durumu

Yeni takımlarda genel resim değişmedi, Virgin daha hızlı gibi dursa da yarış temposunda Lotus Virgin'den önde, hatta bu yarışta Lotus'tan Kovalainen Hulkenberg'in Williams'ının önünde finish görmeyi başardı. Bu sanırım finish görmekten sonra takımın ikinci hedefiydi ve bunu da başardılar. Artık ilk hedefleri önce bunu daha sık başarmak ve muhtemel kazaların da yardımıyla sürpriz bir puana ulaşmak olacak.

Virgin'in de Barcelona'ya ciddi değişimle gelmesi bekleniyor. Yakıt deposunun büyümesiyle aracın tasarımı da değişecek.

HRT takımı güncellemeleriyle maksimum hızını artırmayı başardı. Yalnız yağmur altında attıkları 2.06'lık turlar takımın hala Taş devrinde olduğunu gösteriyordu. Zira diğer yeni takımlar 1.56'lı turlar atıyorlardı, yarışın ortalama turları da 1.50 civarındaydı, yani 16 saniye yavaşlardı. Yine de diğer takımlardan Virgin'de Glock'un aracı startta motor sorunuyla kalkamamışken ve Di Grassi'nin debriyaj sorunuyla kalırken, yine Lotus'tan Trulli hidrolik sorunuyla yarış dışı kalırken HRT'nin her iki pilotuyla finish görmesi onlar için altın değerindeydi. İki araçtan da veriler topladılar ve bu ileriki yarışlarda onlara fayda sağlayacaktır.

Lastik kullanımı

Çin'de takımlar arasında net farklar göze çarpmazken pilotlar arasında belirgin farklılıklar gözleyebildik. Button ve Hamilton'ın intermediate lastik kullanımı arasında önemli farklar vardı. Islak pistte intermediate lastiği ciddi derecede aşındırmak pek de olumlu bir gösterge değil. Bir diğer önemli fark Rosberg ve Schumacher arasında oluştu, hem de tecrübeli pilotun aleyhine. Schumacher'i ayrı bir yazıyla ele almayı düşündüğümden detaya girmedim bu yazıda, ama Schumi'nin yeni dönem Formula 1'e alışmasının zaman alacağı kesin. Bunların başında da lastikleri kullanımı var.

F-kanal sistemi fırtınası

Geçtiğimiz sezon şampiyonu belirleyen ve büyük takımların ciddi olarak bocalamasına yol açan çift difüzör tasarımından sonra bu sezonu aynı şekilde etkileyen konu şüphesiz F-kanal sistemi. Mclaren'in bu yaratıcı tasarımı takıma düzlük performansında ezici bir fayda sağlarken diğer takımlar bunu acilen kopyalamaya çalışıyorlar. Mclaren'in tasarımının detaylarını takımlar merak ederken bunu öğrenmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Araçlara en fazla yaklaşma şansı olan pilotlardan bunun için yardım alıyorlar. Sıralama ve yarış sonrası kapalı parka çekilen Mclaren araçlarını birçok pilotun öyle ya da böyle eğilerek incelediğine şahit olduk. Bu esnada komik görüntüler de oluşuyor. Aşağıdaki Redbull pilotlarının incelemesi var, Webber durumu biraz abartmış görünüyor.. :)





Sezonun 4. yarışını da yine pole pozisyondan kalkan sürücü kazanamadı. Bunda hava şartlarının ve olayların da etkisi var elbette ama pole pozisyon üstünlüğünün ezici boyutlarda olduğu 2007 sezonuyla karşılaştırdığımızda predictability (tahmin edilebilirlik) açısından 2010 sezonunun çok iyi durumda olduğunu söyleyebiliriz. Artık sıkıcılık konusunda da soru işaretlerinin kalmadığını düşünüyorum.

Avrupa sezonunda daha da keyifli bir sezon bizi bekliyor...

Yarışın yıldızı: Jenson Button
Yarışın hayal kırıklığı: Michael Schumacher
Yarışın en heyecanlı anı: Pit yolunda Vettel-Hamilton kapışması
Yarışın geçişi : Hamilton'ın Vettel ve Sutil'i geçişi
İyiler: Hamilton, Alonso, Kubica, Rosberg, Petrov
Kötüler: Sauber, Webber, Massa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder