4 Nisan 2010 Pazar

Malezya GP analizi : Redbull sahneye çıktı...

Dengeleri değiştiren heyecanlı Malezya yarışı tamamlandı. İlk 2 yarışın tartışmasız en hızlı ama şanssız takımı Redbull aldığı duble ve Vettel'in galibiyetiyle her iki şampiyonada iddiasını ortaya koydu. Takım strateji anlamında da ortaya etkili kararlar koymaya başladı bu yarışta.

Malezya'da yarış hafta sonu aslında havanın gidişatı anlamında kararsız başladı. Pilotların pisti gezerek incelediği, padokta misafirlerin bulunduğu ve yarışın magazin yüzünün görüldüğü Perşembe günü hava bazen açıktı, bazen de inanılmaz bir yağmur yağdı. Bu da aslında olacakların küçük bir göstergesiydi. Avrupa sezonlarında fazla görülecek sahneler değil, Malezya'da görülen sahneler. Tabii 2008 İtalya'yı hariç tutuyoruz, hani takımların paçaları sıvayıp garajlara dolan suları çekpaslarla temizlemeye çalıştıkları gün...

Cuma günü birinci ve ikinci antrenmanlarda hava oldukça iyiydi ve sıcaktı. Pist sıcaklığı 50-51 derecelere kadar çıktı. Bu yüzden takımlar kuru zemin performanslarını gördüler. Formula 1'de yaşanabilecek en sinir bozucu olaylardan biri de antrenmanların kuru zeminde koşulurken sıralama ya da yarışın yağmura maruz kalmasıdır. Tam tersi de aynen sinir bozucu. Bu hafta aslında tam olarak bunu gördük.

Cuma gününün yıldızı tartışmasız olarak Mclaren'di. Tabii bunu sadece tur zamanları için söylüyoruz. Ne Redbull ne de Ferrari sıralama simülasyonunu ciddi şekilde yaptılar. Mclaren ve Mercedes araçları bu simülasyonu yaptıklarından önde görüldüler. Lewis Hamilton her iki antrenmanda da en iyi dereceyi yaparak 1.33 sınırının tepesine kadar yaklaştı. Hamilton önce 1.34.900'lü derece yaptı, FP2'de 1.34.100 ile en iyi dereceyi elde etti.

Mclaren'in antrenmanlarda en iyi dereceyi elde etmesi büyük sürpriz değildi. Bildiğimiz gibi bazı takımlar kuralları kendilerince yorumlayıp bir takım geliştirmeler yapıyorlar. FIA bunları inceliyor ve bazılarını onaylayıp bazılarını reddediyor. Onaylananlar eğer ciddi bir kazanç sağlıyorsa sistemi en iyi kullanan takım kendileri olduğu için bundan yararlanıyorlar. Diğer takımlar da bunu kopyalayıp rekabetçi olmaya çalışıyorlar. Bunun en bariz örneği geçen yılki çift difüzör meselesiydi. Bu yıl da bazı takımlarda bu çözümleri görüyoruz. Şüphesiz bunun en önemli örneği Mclaren'in F-duct(kanal) sistemi. Sistemden Avustralya GP analizimde bahsetmiştim. Mclaren'e düzlüklerde çok ciddi bir hız avantajı getiriyordu. Malezya da orta hızdaki virajları ve daha uzun düzlükleriyle bu sistemin işlemesi için iyi bir alandı. Gerçekten öyle de oldu. Speed trap denilen hız ölçüm noktasında Mclaren 303 km/h ile ikinci Petrov'a göre 6 km/h daha hızlıydı. Hız ölçüm noktası yarıştaki en yüksek hıza ulaşılan yer ve Malezya'da start-finish düzlüğünden önceki uzun düzlükte frenleme noktasının biraz gerisinde yer alıyor.

Cumartesi ilk antrenmanlar da yine sıralama simülasyonuna sahne oldu. Redbull ve Ferrari kartlarını açtılar. Bu iki takımla birlikte Mclaren ve Mercedes GP de 1.34 sınırının altına indiler. Sanırım Michael Schumacher bu sezon ilk defa bir seansta (antrenman, sıralama ya da yarış) takım arkadaşı Rosberg'i geçti, 0.1 saniye farkla..

Hafta sonunun ilk sürprizi : Sıralama

Sıralama seansı yağmur altında başladı. Yağmur varsa sürpriz vardır, Formula 1'in kanunlarından biri bu. Piste ilk olarak beklendiği gibi gerideki takımlar çıktı. Büyük takımlar pilotlarını başta piste çıkarmadılar. Bu esnada araçlarda eski intermediate (geçiş) yeni adıyla wet (yağmur) lastikleri vardı. 1.45-1.49 arası turlar atılıyordu. Telsizlerde bunun en fazla hali olduğu söylendi. Yani ilk bölümün sonlarına doğru yağmur azalacak, bu yüzden başta çıkmaya gerek yoktu. Fakat buna rağmen öndeki takımlardan Mercedes ve Redbull pilotlarını 5. dk'dan itibaren piste gönderdi. Mclaren ve Ferrari pilotları garajda araçlarının içinde pistte olan biteni izliyorlardı. Tam bu esnada beklenmeyen şey oldu(daha doğrusu bu iki takımın beklemediği ama diğerlerinin beklediği şey oldu): Yağmur şiddetlendi! Piste daha fazla yağmur düşmeye başlayınca takımlar apar topar pilotları piste gönderdiler. Ancak yağmur lastikleriyle araçlar pist üstünde duramayınca pite gelip yoğun yağmur (extreme wet) lastiklerini taktılar. 1.52 sınırının üstüne çıkmaları gerekiyordu. Button yağmur çok şiddetlenmeden az önce 1.52'li bir tur attığı için kurtuldu. Fernando Alonso, Lewis Hamilton ve Felipe Massa ilk seansı bile geçemeyerek elendiler.



Sıralamaların 2.seansında sürpriz olmadı, elenmesi gerekenler elendi (STR'ler ve Lotus), son seansa kalması gerekenler kaldı. Tek sürpriz, adamım Kobayashi'nin son seansa kalması oldu. Son seans ilginç bir seans oldu. Pist hafif hafif kuruduğundan her gelen sürücü ekranda mor dereceler yaptı. Her tur en hızlı derece yeni bir sürücüye geçti. Mark Webber ilk riski alıp yoğun yağmur yerine yağmur lastikleriyle piste çıktığında ve 1-2 sektör yavaş kaldığında herkes yanlış karar aldığını düşündü. Yalnız seansın sonlarında Webber inanılmaz hızlıydı. Pole'ü de zorlanmadan ve 1.3 saniye gibi unutulmaz bir farkla aldı.

Cumartesi günü yarış günü için daha şiddetli yağış geleceği rapor ediliyordu. Ama dedik ya, Malezya bu sağı solu belli olmaz. Start anına kadar hava oldukça açıktı. Yarış boyunca da hiç yağmur yağmadı. Sıralamada en hızlı turlar yağmur lastikleriyle atıldığından tüm sürücüler istediği lastiklerle yarışa başladılar. Ön sıradaki sürücüler yumuşak lastiklerle başladılar yarışa. Arkadaki rekabetçi pilotlardan Button yumuşak lastiklerle yarışa başlarken Massa, Hamilton ve Alonso sert lastiklerle başlamayı seçtiler.

Ve start...

Yağmurlu olmayan bir yarışta, start oldukça belirleyici olacaktı. Önden başlayan pilotlar için startta elde edilen pozisyonlar genelde yarış sonuna kadar gider. Bu anlamda iddiası olan pilotlar startta ellerinden geldiğinde pozisyon kazanmalılardı. Vettel tam olarak bunu yaptı. Start verilir verilmez muhteşem bir refleksle sadece Webber'in arkasına yapışmayı düşündü. Frenleme noktasına gelinceye kadar arkasında gitti, sonra dışa açıldı ve 2. virajın sola kıvrılmasını da değerlendirerek takım arkadaşını geride bıraktı. Vettel gibi istikrarlı ve kusursuz bir pilotun da yarışı böyle götürmesi sürpriz olmayacaktı. Rosberg 3. sırayı aldı, Schumi de 2 sıra kazandı startta. Gerilerde ne oldu? Hamilton ve Massa tam 7 sıra kazandılar start sonrası ilk turda, Alonso da 3 sıra kazandı ancak bu ikilinin gerisinde kaldı.

İş bundan sonrasında Vettel için istikrarlı giderek farkı açmaya, gerideki rekabetçi sürücüler için de mümkün olduğunca çok pozisyon kazanmaya kaldı. Vettel ve Webber 5. tura gelindiğinde 1.41'li turları atan tek pilotlardı. Gridin geri kalanı sırasıyla 1.42-1.43 şeklinde gidiyordu. Lewis Hamilton çıldırmış gibi 1.44'le dönen rakiplerini 1.42'li turlar atarak tek tek geçmeye başladı. 9.sıraya kadar ilerledi. Renault'nun çaylak pilotu Petrov'u geçtiğinde bunun diğer geçişleri kadar basit olduğunu sandı, ancak kazın ayağı öyle değildi. Petrov geçilmesinin ardından gelen ilk virajda mükemmel bir geçişle pozisyonunu geri aldı. Bu geçişin değeri benim için büyük, çünkü Rus pilot ciddi bir risk aldı, hem de Hamilton'a karşı... Geçişi de tamamen kusursuzdu. Hamilton pozisyonunu 2 viraj sonra geri aldı ve o tur boyunca bu ikili tamamen arka arkaya süper bir kapışma yaşadılar. Öyle ki Hamilton düzlük üzerinde 3 defa pozisyon değiştirmek zorunda kaldı, Petrov Hamilton'ı gölge gibi takip etti. Bilindiği gibi kurallara göre pilotlar tek bir çizgi izleyebiliyor, bu yarış çizgisi olmak zorunda değil ama yer değiştirmemeleri gerekiyor. Hamilton bu yüzden komiserlerden uyarı aldı. Petrov'a gerçekten saygı duydum bu olay sonrası ve kendisini gıcık olduklarım listesinden izlediklerim listesine almaya karar verdim...

Button'ın 10.turdaki ilginç ve çok erken pitini izledik. 56 turluk yarışın 10.turunda pite girmek gerçekten de garipti. Başta herkes Button'ın yine bir kumar oynadığını düşünüyordu. Bence bu sadece ve sadece İngiliz pilotun yumuşak lastikle yaptığı turların sert lastikle dönen rakiplerine göre fazla iyi olmamasıydı. İleriki turlarda tek tek pit stopları görmeye başladık. Pit stoptan çıkan neredeyse tüm sürücüler en hızlı tur derecesine imza attılar. Buna Buemi de dahil. Pite geç giren sürücülerden Hamilton gerçekten oldukça başarılı turlar atıyordu. 25. tura gelindiğinde pit stop yapmayan ve agresif geçişler yapan şampiyon pilot, o lastiklerle en hızlı turu kaydetti. 30. tura kadar Massa'ya göre yavaş olduğu görülen Fernando Alonso'nun durumunu ayrı bir paragrafta anlatacağım. Mercedes GP cephesinde değişen bir durum yoktu. Schumacher mekanik arızayla yarış dışı kaldı, ancak o tura kadar Rosberg'den net olarak daha yavaştı. Kendisi hala olanları doğal karşılasa da her yarış sonrası olduğu gibi bu yarışta da eleştiri okları ona yönelecektir...

İlk pit stoplar sonrası yarışta izlenmeye değer kalan iki şey vardı: 1.Massa ve sonra Alonso'nun Button'a baskısı 2.Orta sıralarda puan için yapılan mücadele. Felipe Massa pitten çıktığı ilk turda 1.38.002 ile açık ara en hızlı turu kaydetti. Button ile farkı kısa sürede kapatarak arkasında gitmeye başladı. Sanıyorum 6-7 tur onu geçmeye çalıştı ama düzlüklerde felaket derecede hızlı olan Mclaren'e atak yapamadı. Sonunda Button'ı zor da olsa geçmeyi başardı. Bu esnada Massa'nın kendisi kadar sempatik mühendisi Rob Smedley'in telsizden duyduğumuz hafif meşrep bir tonda "Good boy, beatiful" lafı dinleyenleri gülümsetti :) Sanıyorum gridin en iyi anlaşan mühendis-pilot ikilisi olabilirler. Rosberg de mühendisiyle yakın diye biliyorum bunun dışında.

Diğer bir dikkat çekici taraf puan mücadelesiydi. Geçen yılın ortasında Sebastien Bourdais'nin yerine Toro Rosso'da yarışmaya başlayan 20 yaşındaki Jaime Alguersuari'nin takımına ve mücadeleye ısındığını artık gözlemleyebiliyoruz. Geçen yarışta Schumi'yi uzun süre arkasında tutmayı başaran Jaime, bu yarışta da istikrarlı turlarıyla dikkatleri çekti. Düzenli olarak 1.39'lu turlar atıyordu yarışın orta bölümünde. Yarışın en güzel geçişini de yine Jaime Alguersuari yaptı. 31.turda Jaime diğer bir çaylak pilot Williams'tan Hulkenberg'i 3.virajda geçiş hamlesi yaptı. İki pilot 5.viraj çıkışına kadar mücadeleye devam etti ve Alguersuari rakibini dıştan geçmeyi başardı. Güçlü bir pilotaj isteyen ve risk alınan bir geçişti. Tecrübesi sınırlı bir pilot için çok etkileyiciydi! Bu arada yeri gelmişken STR'nin paketinin gittikçe güçlendiğini söylemeliyim. Bildiğimiz gibi kurallar gereği Toro Rosso artık kendi otomobilini üretiyor. Geçtiğimiz yılki Redbull aracını biraz geliştirerek kullandılar. Geçtiğimiz yılki RB5 de iyi bir araçtı, o yüzden avantajlı olduklarını söyleyebiliriz.

Son 20 turda yaşanan dikkat çekici olaylardan biri de Lewis Hamilton-Adrian Sutil kapışmasıydı. 10'dan fazla ismi geçip Adrian Sutil'in arkasına yapışan Lewis'in onu da geçip önlere baskı yapması bekleniyordu. Yalnız beklenen olmadı. Lewis düzlük hızı sayesinde son düzlükte ya da start finish düzlüğünde Sutil'i geçmeliydi. Bunu net şekilde başaramadı. Buna sebep lastiklerini bitirmesi olabilir ama asıl sebep bana göre Sutil'in Force India'sının aero paketinin güçlü olması. Takım bu sezon 3 yarışta da puan aldı ve bugün ön sıradaki takımlardan uzak değillerdi tempo olarak. Force India'nın 1-2 yarış içinde alacağı podyum derecesi sürpriz olmayacak benim için.

Yarışın sonunda Alonso-Button olayı haricinde dikkat çekici birşey olmadı ve Vettel şanssızlığını kırdığı bu yarışı klasını gösterip kazanarak şampiyonadaki iddiasını gösterdi. Tek yarışta Alonso ile puanını eşitledi ve lider Massa'nın sadece 2 puan gerisinde şampiyonluk yarışına ortak oldu.


Önemli bulduğum konularla ilgili yorumlarımı ayrıca yazmak istiyorum.

"En komple pilot" Fernando Alonso


Yarış başlarken Tifosilerin önemli başarılar beklediği İspanyol pilot yarışa pek de iyi başlamadı. Mclaren ve Ferrari pilotlarının oluşturduğu dörtlü grubun starttaki en yavaş ismi oldu. Daha sonra da Button'a geçildi. Görüntü ilginçti. Massa'dan daha hızlı olması beklenen Alonso ondan 0.2-0.3 saniye daha yavaş görünüyordu. Daha sonra zaman ekranlarına Alonso'nun vites düşürme sorunu yaşadığı bilgisi yansıdı. Bu esnaya kadar lastiklerinden verim alamadığını düşünüyordum. Yarışın pit stopa en geç giren pilotu pitten çıktığı turlarda 1.37'li turlara ilk inen pilot oldu ve 3 tur boyunca en hızlı turu kaydetti. Sadece 5 turda kendisiyle aynı lastiği kullanan takım arkadaşının 11 saniye farkını eritti. Massa'nın Button'ı geçmesini takiben onun da Button'ı geçmesini bekliyordu herkes. İngiliz pilota defalarca atak yapmasına ve bazen geçmiş gibi görünmesine rağmen başaramadı. Son atağında da Button'ı dıştan geçmeye çalışırken motoru iflas etti. Bu geçişi istiyordu çünkü geçtiği anda 41 puanla 39 puanlı Massa'yı geride bırakacaktı. Her neyse...

Asıl önemli olay Alonso'nun yarışta yaşadığı problemdi aslında. Yarıştan sonra yaşadıklarını anlattı. Yarış başlamadan önce debriyajını kaybettiğini söyledi. Bu yüzden yarış sırasında "garip bir şekilde" vites değiştirmesi gerektiğini anlattı. Bunun için de kendince bir yol bulduğunu, virajlarda önce vites düşürüp sert şekilde gaza bastığında verim aldığını söyledi. 56 turdaki her virajda bunu yapmanın
Alonso'yu ne kadar yıprattığını sanırım söylemeye gerek yok. Malezya gibi orta-yüksek hızlı virajlara sahip ve hata yapmanın kolay olduğu bir pistte bu şekilde 56 tur gitmek, sert lastikle yumuşak lastik takmış pilotlardan sadece 0.4 - 0.5 saniye yavaş dönmek büyük bir yetenek işaretidir. Kendisi bu yarışı hayatımın en zor yarışıydı diyerek değerlendirdi. Alonso'nun yaşadığı problemin bir videosu mevcut, incelemenizi öneririm.

Redbull durdurulamaz mı?

Yarış sonrasında Fernando Alonso Redbull'un 3 pole pozisyonları olduğunu ancak 3 galibiyetleri olmadığını söyleyerek dayanıklılık sorunlarına gönderme yaptı. Ayrıca Ferrari'nin Bahreyn'de çok hızlı olduğunu ve belki Avustralya'da da onlardan da hızlı olduğunu öne sürdü. Bu yarışta ezici bir duble almalarını da Mclaren ve Ferrari'nin sıralamalarda hata yapmalarına bağladı.

Yarış biter bitmez bu konudaki fikirlerimin aynısını ifade ettiği için ondan alıntı yapmak istedim. Bana göre Mclaren ve Ferrari sıralama hataları olmasa dün Redbull'u zorlayacak güce sahipti. Alonso'nun da dün Redbull'u mağlup edebileceğini düşünüyorum. Bunu 40. turlarda attığı en hızlı tur derecesiyle anlayabiliyoruz. Onu geçebilen Webber bomboş deposuyla bu turu 53.turda atabildi. Dolayısıyla Redbull'un bu kadar önde olduğunu düşünmüyorum. Çin Gp'sinde hem Mclaren hem de Ferrari pistin özellikleri nedeniyle ciddi derecede rekabetçi olacak. Az hatayı yapan da kazanacak...

Takımların durumu

Mercedes GP'nin az da olsa gelişim gösterdiğini Rosberg'in podyumu gösterdi. Benim Mercedes GP ile ilgili yorumum Avrupa yarışlarıyla birlikte gelişecekleri, belki 1-2 yarış kazanacakları ama sezonu 4.takım olarak bitirecekleri yönünde. Anmak istediğim 2 takımdan birisi Williams, bugün gerçekten yavaşlardı. Öndeki takımlar Force India dahil olmak üzere 25. turdan itibaren 1.39'lu turlarla dönerken Williams 1.40'lı turlara 35. turda ulaşabildi. Yarış dışı kalan pilotları ve gridin sonundaki takımları hariç tuttuğumuzda Williams en yavaş takımdı Malezya'da. 3. yarışında sadece 1 finish görebilen Sauber de acınacak durumda şu anda. Takımın dayanıklılık sorunu artık kronik bir hal aldı. Kısıtlı bir bütçeyle de durumu kurtaracak gibi durmuyorlar. Bir an önce düzelmeleri en büyük dileklerimden biri. Adamım Kobayashi'nin de kendini göstermesi için bu şart...

Yeni takımlar...

Bu hafta sonu yeni takımlar için aslında ilklerin hafta sonu oldu. Öncelikle Ferrari ve Mclaren'lerin hatası sonucu ilk defa yeni takımlardan biri (Lotus) sıralamalarda 2.seansa kaldı. Yine sanırım yeni takımlar kendi aralarında da olsa ilk defa geçiş yaptılar, Karun Chandhok HRT'siyle Trulli'nin Lotus'unu geçti. Hrt her iki pilotuyla da finish görürken, Virgin Di Grassi'yle, Lotus da Trulli'yle finish gördü. Peki yeni takımlardan hangisi daha iyi? Saf hıza bakıldığında Lotus en hızlı görünse de (1.42'li zaman atan tek yeni takım) Virgin istikrarıyla dikkat çekti. Hrt yeni takımların en yavaş takımı gibi görünüyor. Yeri gelmişken Hrt takımında Senna'nın Chandhok'tan daha hızlı olduğunu ısrarla iddia edenler 2 yarıştır laflarını yemek zorunda kaldılar. Geçen yarışta olduğu gibi bu yarışta da Chandhok takım arkadaşını mağlup etti. En hızlı turları arasında 0.7 sn fark var. Senna yarışı da Chandhok'un bir tur gerisinde tamamladı.

Lastik kullanımı

Lastik kullanımı konusunda Malezya GP'de kayda değer bir gelişme olmadığından bu konuyu geçiyorum. Bu konuyu her GP'de değerlendireceğimden boş da olsa başlığının kalmasını istedim.

Pit stoplar

Bugünkü yarışta ilk defa takımlar 4 saniye barajının altına indi. Rosberg'in pit stopu 3.9 saniyede tamamlandı, Hamilton'ın pit stopu da 3.5 saniye indi. Bu rakipleri Redbull ve Ferrari'den tam 1 saniye daha hızlıydı. Pitte geçen toplam süreye baktığımızda takımların hala garaj önündeki zamanı toplam süreye net olarak yansıtmadıklarını görüyoruz. Hamilton hızlı pit stopuna rağmen 23.0 saniyede pit alanından ayrılırken Alonso'nun 22.3 ve Massa'nın 22.7 saniye civarında pit alanında kaldıklarını gördük. Rosberg hızlı pit stopunu toplam süreye yansıttı ve 21.8 saniyede pit alanını terketti. Bu tek pit yapılan ve benzin ikmali yapılmayan yarışlar için önemli sayılacak bir fark.

2010 sezonu sıkıcı mı? Fikirler değişiyor...

Yağmur beklenen ve bu yüzden keyifli geçeceği düşünülen Malezya GP'de yağmur olmadı, ancak yarış bana göre keyifli geçti. Oldukça sıkıcı Bahreyn sonrası iyice karamsar bir hal alan 2010 sezonunda Avustralya ve kuru yarış olmasına rağmen bol geçişli Malezya GP fikirleri değiştirmeye başladı. Yağmurlu geçecek yarışların keyfi artıracağına eminim. Diğer yarışlarda da şimdiden bazıları için sıkıcı geçme fikrini kabullenelim ki sonradan tekrar tartışmalar başlamasın. Ben araçların özelliklerinden çok pist özelliklerinin sıkıcılığı artırdığını düşünüyorum. Kimse Monaco, Valencia, Hockenheim ve Singapur gibi pistlerde eğlence ve macera aramasın. Hele de Avrupa sezonunun başlamasıyla farkların kapanacağı gerçeğini düşünürsek...

Malezya GP kuru geçmesine rağmen birçok ilkleriyle sezona renk kattı. Pistin iki en genç pilotu Hulkenberg ve Alguersuari puan aldı, yeni takımlar ilkler yaşadılar, Redbull ilk defa yarış kazandı ve ilk defa podyum gördü, Mercedes GP ilk podyumunu yaşadı, Rosberg de yeni takımıyla ilk podyumunu yaşadı... Redbull'un kartlarını göstermesiyle sezon yeniden başlamış gibi oldu. Heyecan da giderek artacak sezonun bundan sonraki bölümünde.

Çin GP'sinde görüşmek üzere...

Yarışın yıldızı: Sebastian Vettel
Yarışın hayal kırıklığı: Sauber
Yarışın en heyecanlı anı: Alonso'nun Button'a atağı
Yarışın geçişi : Alguersuari'nin Hulkenberg'i geçişi 30.tur
İyiler: Webber, Kubica, Rosberg, Alonso, Hamilton, Sutil, Petrov
Kötüler: Williams takımı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder