2 Mayıs 2010 Pazar

Tekneyle Marmara'da balık keyfi...

Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz programının ikinci seansı için dün Marmara'ya açıldık. Fehim'in tekne merakı ve Murat'ın balıkçılık merakını aynı aktivitede buluşturmuş ve bizler de yakından yaşamış olduk. Şimdi de dünü anlatayım...

Sabah 08.00'de Beylikdüzü Bauhaus'u buluşma merkezi olarak belirleyip marinaya hareket ettik. 8.20'de yola çıkmayı planlarken tekne sahibinin önceki geceden kalma ihtimalini gözardı ettiğimizden gelmesini bekledik. Daha da bekleyeceğimizi anlayınca kahvaltıyı orada yaptık. Hava harikaydı, bu güzelliğe tekneyle denizde olma keyfi de eklenince mükemmel bir kahvaltı yapmış olduk. Kahvaltı biterken tekne sahibi de gelince artık yola çıkma zamanımız gelmişti.

Yolculuk başlıyor...

Vira bismillah deyip denize açıldık. Deniz sıcaklığı 11-12 dereceydi. Balık bulucu sonarımız açıktı, balık var deyip durduğumuz ilk 2 yerde yarımşar saat durduk, gelen birşey olmayınca oradan ayrıldık. 3.yerimizde ilk başta yine birşey gelmeyince akşama boş döneceğimizi düşündük. Bu ümitsiz bekleyişi Özgür bitirdi, oltasında 3 tane sardalyayla göründü, ardından 15 saniye içinde Kemal'in de oltasına sardalya takılınca ilk sevincimizi yaşadık. Anladık ki orada balık var ve tutmaya devam ettik. Orada 50 balık tuttuk. Başlarda sadece sardalya vardı. Yaklaşık 1 saat orada kalıp devam ettik. Sonra etrafımıza baktık, 6-7 teknenin bir arada olduğu bir yer gördük. Bu kadar adam orada takılırken burada durmaya devam eden akıllılar olmak istemediğimiz için ortak akla uymaya karar verdik :)





Bereketli saatler başladı

Oraya vardığımızda geç bile kaldığımızı anladık çünkü küçük motorlu bir sandalda 6 kişi 6 olta ile boş dönmüyorlardı. Bir amcamız tek başına bir teknede 3 dk'da bir tüm çaparileri dolu olarak çekiyordu. Bizim de "üzüm salkımı" formunu bulmamız uzun sürmedi. En yoğun dönemi de bu arada geçirdik. Murat'ın karides yemleri koyup Lüfer yakalama hayalleri de hep hayal olarak kaldı maalesef. Öğlen 13.00 olunca bir yemek seferi daha yaptık. Ekmek arası kahvaltılıkları götürdük kardeş kardeş. Balıkçılık kanununa göre deniz sabah bir balık yapardı, öğleden sonra bir kere daha balık yaparmış, güneşten etkilenmedikleri saatlerde. Aynen de öyle oldu. Saat 14.00'de başlayan ikinci seferimiz rüzgarın coştuğu saatlere kadar devam etti.



Benim ilk balık tutma tecrübem

Ben ilk defa dün balık tuttuğumdan işin terminolojisini ve mantığını anlamaya çalışmakla meşguldüm. Hangi balığa nasıl yem ve iğne konur, hangi misinaya ne ağırlıkta kurşun konur, hangi balık hangi mevsimde nerede olur, havaya ve saate göre ne değişir vb... Dün sanırım yaklaşık 15-20 tane balık tuttum. Kıyıda büyük balığa sallasam birşey de gelmeyebilirdi :)



Çapayı çekiyoruz : Takım çalışması budur!

Saat 16.00 gibi motoru çalıştırıp dönmeye başlamadan önce çapayı toplamamız gerekiyordu. Şanssızlıklarımızdan biri çapa toplama mekanizmasının bozuk olmasıydı. 40 mt derinlikten o kalın zinciri ve çapayı çıkarmak kolay olmadı. Tam anlamıyla bir pit stoptaymış gibi çalıştık, programımızın amacına uygun bir takım çalışması oldu, 3 kişi zinciri çekti (ben-Kemal ve Kaan), iki kişi çekilen kısmı tuttu kaymaması için (Fehim-Özgür) bir kişi de zinciri yuvasına soktu (Murat). Oldukça yorucu dakikalardan sonra artık çapayı çıkardık ve motoru çalıştırdık, istikamet marina!



Dönerken Kaan'ın camı temizlerkenki görüntüsü süperdi, ışıklarda bekleyip camları temizleyen çocuklar gibi cama yapışmasını kaçırmadım, aşağıda fotoğrafı var :)



Yolculuk bitiyor...

Kıyıya geldik ve keyifli günümüzü sonlandırdık. 4 değişik balık yakalamıştık, sardalya-hamsi-istavrit ve kırlangıç balığı. Yaklaşık 220 balıktan oluşan yarım kova balığı da paylaşarak günü taçlandırdık. Gün bittiğinde herkes yeni birer hobi kazandı, aynı programı da tekrarlamak üzere sözleştik. Programımız da amacına ulaşmış oldu, herkes birbirinin hobisini öğrendi, anladı ve ortak bir konu buldu üzerine konuşmak ve eğlenmek için.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder